YIPRANAN TARİHİ YAPILARIN KAMULAŞTIRILMASI

YIPRANAN TARİHİ YAPILARIN KAMULAŞTIRILMASI

Yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun (5366 sayılı Kanun) kapsamında düzenlenmiştir. Yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması açısından 5366 sayılı Kanun md. 4/3’te yenileme alanlarında bulunan yapıların kamulaştırılmasında anlaşma yolunun esas olduğu, anlaşma sağlanamayan hallerde gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmazların ilgili il özel idaresi ve belediye tarafından kamulaştırılabileceği ve yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılmasının 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu (2942 sayılı Kanun) md. 3/2’deki iskân projelerinin gerçekleştirilmesi amaçlı kamulaştırma sayılacağı belirtilmiştir. Aşağıda yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması, 5366 sayılı Kanun, 2942 sayılı Kanun ve Danıştay kararları bağlamında ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.

YIPRANAN TARİHİ YAPILARIN YENİLENEREK KORUNMASI

Yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması konusundan önce yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması konusuna değinilmelidir. 5366 sayılı Kanun md. 1’de bu Kanunun amacının, büyükşehir belediyeleri, büyükşehir belediyeleri sınırları içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri, il, ilçe belediyeleri ve nüfusu 50.000’in üzerindeki belediyelerce ve bu belediyelerin yetki alanı dışında il özel idarelerince, yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş; kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması, tabiî afet risklerine karşı tedbirler alınması, tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması olduğu belirtilmiştir. Ayrıca 5366 sayılı Kanun’un söz konusu amaçlar doğrultusunda oluşturulacak olan yenileme alanlarının tespitine, teknik altyapı ve yapısal standartlarının belirlenmesine, projelerinin oluşturulmasına, uygulama, örgütlenme, yönetim, denetim, katılım ve kullanımına ilişkin usûl ve esasları kapsadığı ifade edilmiştir.

YIPRANAN TARİHİ YAPILARIN YENİLENEREK KORUNMASININ GEREKÇESİ

5366 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde, yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların hangi gerekçelerle yenildiği ve yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması esasları ortaya konulmuştur. Bu kapsamda hızlı gelişen kentleşme süreci nedeniyle kentlerimizin merkez bölgelerindeki eski kent dokularının ve korunması gerekli kültürel mirasın olumsuz etkilendiği, kültürel mirasın yoğun olarak bulunduğu alanların, gerek eskimeleri ve bakımsız kalmaları, gerekse yoğun olarak denetimsiz bir şekilde iskan edilmeleri ve kullanılmaları nedeniyle toplumun can ve mal güvenliğini tehdit eder duruma geldiği, bu nedenle kentin eskiyen dokularını ve yerleşim alanlarını, kültürel miras değerini korumak, koruma/kullanma dengesini sağlayarak sosyal donatı alanlarını büyütmek ve sağlıklaştırmak, otopark sorununu çözüme kavuşturmak, günümüz konforu ve kullanım şartlarını içeren konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturmak, tarihi ve kültürel dokuyu geleceğe taşımak amacıyla restore ederek kullanmak, böylelikle kentlerin merkez alanlarının sağlıklı bir şekilde iskan edilerek şehrin güvenliğini tehdit eden denetimsiz bölgeler olmaktan çıkarıp yenileştirmek ve günümüz gereklerine uygun olarak kullanılabilir hale getirmek amacıyla söz konusu kanunun hazırlandığı ifade edilmiştir.

YENİLENECEK TARİHİ ALANLAR NASIL BELİRLENİR?

Yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması ile bağlantılı olarak yenilenecek tarihi alanların belirlenme usulü de ortaya konulmalıdır. Buna ilişkin olarak yenileme alanları; il özel idarelerinde il genel meclisinin ve belediyelerde belediye meclisinin üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ile belirlenir. İl özel idaresinde il genel meclisince ve büyükşehirler dışındaki belediyelerde belediye meclisince bu konuda alınan kararlar, Cumhurbaşkanına sunulur. Büyükşehirlerde ise ilçe belediye meclislerince alınan kararlar, büyükşehir belediye meclisince onaylanması üzerine Cumhurbaşkanına sunulur. Cumhurbaşkanı projenin uygulanıp uygulanmamasına üç ay içinde karar verir. Cumhurbaşkanınca kabul edilen alanlardaki uygulama bir program dahilinde etap etap projelendirilebilir. Belirlenen alan sınırları içindeki tüm taşınmazlar, belediyece ve il özel idaresince hazırlanacak yenileme projelerinin kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulunca karara bağlanmasını müteakip bu Kanuna göre yapılacak yenileme projesi hükümlerine tâbi olurlar. Büyükşehir belediye sınırları içinde büyükşehir belediyelerinin yapacaklarının dışında kalan yenileme projeleri, ilçe ve ilk kademe belediyelerince hazırlanması ve meclislerinde kabulünden sonra büyükşehir belediye başkanınca onaylanarak yürürlüğe girer. Buna göre yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması ve uygulama yapılır. Yenileme alanlarının teknik altyapı ve yapısal standartların oluşturulması, bu alanların yönetimi ile örgütlenme ve uygulama alanlarında bulunan hak sahiplerinin veya bölge halkının katılımına dair usûl ve esaslar ise 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği ile belirlenir. Yönetmelik md. 4/1-f’de yenileme alanının, sit alanı ve koruma alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının içinde, sınırları yetkili idarenin teklifi üzerine Cumhurbaşkanınca kabul edilerek belirlenen alanları ifade ettiği belirtilmiştir.

YIPRANAN TARİHİ YAPILARIN KAMULAŞTIRILMASI ÖNCESİNDE ANLAŞMA YOLU

5366 sayılı Kanun md. 4/3’te, yenileme alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolunun esas olduğu kabul edilmiştir. Anlaşma sağlanamayan hallerde gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmazların ilgili il özel idaresi ve belediye tarafından kamulaştırılabileceği ve yapılacak yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılmasının 2942 sayılı Kanun md. 3/2’deki iskân projelerinin gerçekleştirilmesi amaçlı kamulaştırma sayılacağı belirtilmiştir. Buna göre, kanun koyucu yenileme alanları kapsamında kalan taşınmazların proje kapsamında uygulama görmesi konusunda taşınmaz maliklerinin haklarını mümkün mertebe korumaya almış, “anlaşma yolunun esas olması” kriterini yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılmasından daha öncelikli olarak ifade etmiş, bu kriterin yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması kararı alınmadan objektif kriterler çerçevesinde yerine getirilmesi gerekliliğini öngörmüştür. Ayrıca taşınmaz maliklerinin mülkiyet haklarının mümkün mertebe korunması esas alınmış, irtifak hakkı tesisi, parselasyon gibi uygulamalar yapılabileceği, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun uygulanabileceği ifade edilerek, maliklerin yenileme alanının yaşatılarak kullanılması ilkesi çerçevesinde yenileme projesi uygulamalarından yararlanması ve dışlanmaması konusunda gerekli yasal düzenlemeler yapılmıştır.

YIPRANAN TARİHİ YAPILARIN KAMULAŞTIRILMASI

2942 sayılı Kanun md. 3’te idarelerin, yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırabilecekleri, 2942 sayılı Kanun md. 6/son’da ise onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek olmadığı belirtilmiştir. Bu bakımdan kamulaştırma veya taşınmaza el koyma, mülkiyet hakkına Devlet ya da kamu idarelerinin yaptığı bir müdahaledir. Bu yöntem ile mülkiyet hakkı ortadan kaldırılır. Mülkiyet hakkından yoksun bırakan bir müdahalenin kabul edilebilmesi için hukuki olması, diğer bir anlatımla müdahalenin hukuki bir temele dayanması ve müdahalenin meşru bir amaca hizmet etmesi esastır. 5366 sayılı Kanun uyarınca yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması uygulamalarının gerçekleştirilmesi amacıyla yenileme alanı ilan edilen bir bölgeye yönelik olarak yenileme alanı ilanı sonrasında yenileme projesi hazırlanmalı ve anılan proje doğrultusunda imar planı değişikliklerini yapılmalı, söz konusu projeler ve mevcut imar planlarında öngörülen kullanım kararları dikkate alınarak öngörülen kullanım kararları doğrultusunda uygulama işlemleri tesis edilmelidir.

YIPRANAN TARİHİ YAPILARIN KAMULAŞTIRILMASI VE MÜLKİYET HAKKININ SINIRLANDIRILMASI

Anayasa md. 13 ve 35 gereğince mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasaya uygun olarak yasayla sınırlandırılması mümkündür. Bu hükümlerden hareketle bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el değiştirmesi) ancak kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır.

Anayasa md. 90/1’de Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak antlaşmaların onaylanmasının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlı olduğu ifade edilmiştir. Anayasa md. 90/son’da ise usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu, bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınacağı kabul edilmiştir. Böylece usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası antlaşmaların iç hukuk sistemine yansıtılma yöntemi belirlenerek, bu antlaşmalardan temel hak ve özgürlüklere ilişkin olanlarla yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi durumunda uluslararası antlaşma kurallarının esas alınmasının anayasal gereklilik olduğu ortaya konulmuştur.

20.03.1952 günü kabul edilen İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunması’na İlişkin Sözleşmeye Ek 1 Nolu Protokol md. 1’de ise her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkının olduğu, herhangi bir kimsenin, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabileceği ve bu hükümlerin, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmeyeceği kabul edilmiştir.

Yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması ile bağlantılı olarak söz konusu düzenlemelere bakıldığında, özel mülkiyet hakkının korunması gereken temel insan hakları arasında öngörüldüğü, anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde kamu yararı gerekçesi, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük yada orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı görülmektedir. Bu açıdan, kamu gücü kullanılarak özel mülkiyetteki taşınmazların kamu eline geçirilmesini ifade etmesi anlamında yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması yargısal incelemesinde, mülkiyet hakkına söz konusu müdahalede kamu yararının varlığının, kanuni düzenleme gereğinin ve orantılılık noktasında adil dengenin sağlanıp sağlanmadığına bakılmalıdır.

YIPRANAN TARİHİ YAPILARIN KAMULAŞTIRILMASI İŞLEMİNİN İPTALİ DAVASI

5366 sayılı Kanun uyarınca yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması uygulamalarının gerçekleştirilmesi amacıyla yenileme alanı ilan edilen bir bölgeye yönelik olarak yenileme alanı ilanı sonrasında yenileme projesi hazırlanması ve anılan proje doğrultusunda imar planı değişikliklerinin yapılması, söz konusu projeler ve mevcut imar planlarında öngörülen kullanım kararları dikkate alınarak öngörülen kullanım kararları doğrultusunda uygulama işlemleri tesis edilmelidir. Kamulaştırma işlemleri bakımından ise imar planına ya da kamu yararı kararına dayalı olarak idarelerin görmekle yükümlü bulundukları görevleri yerine getirmek amacıyla ancak kamu yararı amacıyla tesis edilebileceği, herhangi bir kimsenin ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine göre mal ve mülkünden yoksun bırakılabileceği, bir alanın yenileme alanı ilan edilmesinin ve taşınmazın yenileme alanı içerisinde kalmasının tek başına kamulaştırma işlemi tesis edilmesine gerekçe olamayacağı ortadadır. Bu bakımdan yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması hususunda idare tarafından söz konusu ilkelere uygun hareket edilmelidir. İdarenin belirtilen ilkelere uygun hareket etmemesi durumunda kamulaştırma avukatı aracılığıyla yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması işleminin iptali davası açılabilir ve söz konusu davada yürütmeyi durdurma kararı verilmesi talep edilebilir.

“5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların yenilerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun hükümlerinde, yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş tarihi ve kültürel taşınmazların yenilerek korunması ve yaşatılması amacı yanında, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanlarının oluşturulması, kamu hizmeti için ayrılan alanların kamulaştırılması; bunun dışında kalan kullanım alanlarının kamulaştırılması yerine 634 sayılı Yasa gereği kat mülkiyeti tesisi ya da 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’unun ilgili maddelerinde düzenlenen intifa ve üst hakkı kurulması yoluyla sınırlı bir ayni hak kurulması yolunun uygulanması öngörülmüştür.

Bu kapsamda, kamulaştırma işlemine dayanak olarak alınan yenileme projesinde konut, ticaret, turizm ve ofis gibi kullanımlar öngörüldüğünden, uyuşmazlığa konu taşınmaz için projede gösterilen kullanım kararının tespit edilerek taşınmazın kamulaştırılması zorunluluğunun olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, bu çerçevede kamulaştırılması işlemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda mahkemece herhangi bir irdeleme yapılmamıştır.

Bu durumda, İdare Mahkemesince, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde kamulaştırma işleminin hukuki denetiminin yapılması gerekirken, taşınmazların yenileme alanında kaldığından bahisle dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.” (Danıştay 6. D., E. 2011/7160, K. 2014/2910, T. 10.4.2014).

YIPRANAN TARİHİ YAPILARIN ACELE KAMULAŞTIRILMASI

Yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması yanında söz konusu yapılar bakımından acele kamulaştırma yapılıp yapılamayacağı üzerinde de durulmalıdır. Buna ilişkin olarak 2942 sayılı Kanun md. 27’de, üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Bu koşullardan ikisi Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu uyarınca yurt savunmasında ihtiyaç bulunması veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olması halleridir. Buna ilişkin üçüncü koşul olan kamulaştırmanın aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar verilebilmesi için ise kamu yararı ve kamu düzenine ilişkin olma halinin diğer iki koşula paralel nitelik taşıması gerekmektedir. Nitekim ilgili maddenin gerekçesinde de acele ve istisnai hallerde, Kanunun önceki hükümlerine uyulmasının, çeşitli sakıncalar yaratabileceği gibi, kamunun büyük zararlara uğramasının da muhtemel olabileceği belirtilerek, maddede belirtilen şartların varlığına bağlı olarak, kıymet takdiri dışındaki bazı kanuni işlemlerin sonraya bırakılarak, maddede öngörülen süre ve şekilde el konulması düzenlenmiştir. Acele kamulaştırma yönteminde kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere kamulaştırma işlemlerine başlanılır ve tescil ile kamulaştırma tamamlanır. Sonuçta el koyma dışında 2942 sayılı Kanun’da öngörülen usul tatbik edilir. Acele kamulaştırma işlemine konu edilerek el konulan taşınmaz için belli bir süre sonunda bedel tespit ve tescil davası açılması durumunda kamulaştırma işleminin kamu yararına uygunluğu denetlenmelidir. Söz konusu hususlar yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması bakımından da esas alınmalıdır.

5366 sayılı Kanun md. 2 ve 4 ile yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması hususu belirtildiği için yapılacak olan kamulaştırmalarda 2942 sayılı Kanun’un acele kamulaştırmayı düzenleyen 27. maddesi de uygulanabilecektir. 5366 sayılı Kanun uyarınca yenileme alanı olarak belirlenen sınırlar içinde, yıprandığı ve özelliğini kaybetmeye yüz tuttuğu tespit edilen tarihi ve kültürel değerlerin bulunduğu taşınmazların 2942 sayılı Kanun md. 27’de yer alan koşullarla acele kamulaştırılmalarında kamu yararı bulunmakla birlikte, 5366 sayılı Kanun uyarınca, yenileme alanı olarak belirlenen sınırlar içinde ilgili idarece öncelikle taşınmaz malikleri ile anlaşma yoluna gidilmesi, anlaşmanın gerçekleşememesi halinde de yine ilk önce olağan şekilde yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması yolunun tercih edilmesi, ancak 2942 sayılı Kanun md. 27’de yer alan acelelik halinin bulunduğunun saptanması halinde acele kamulaştırılması zorunlu bulunan taşınmazlara yönelik olarak gerekli tespitler yapılıp sebepleri de belirtilmek suretiyle başvuruda bulunulması ve bunun sonucunda da başvuruda bulunulan taşınmazlara yönelik inceleme yapılarak koşulların gerçekleşmesi halinde, Cumhurbaşkanınca 2942 sayılı Kanun md. 27 uyarınca aceleliğine karar verilmiş olan taşınmazlara yönelik olarak acele kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi gerekmektedir.

YIPRANAN TARİHİ YAPILARIN ACELE KAMULAŞTIRILMASI İÇİN KAMU YARARI SOMUT OLARAK ORTAYA KONULMALIDIR.

“Uyuşmazlık konusu olayda, taşınmazı da kapsayan alanın yenileme alanı olarak belirlenmesinin tek başına acele kamulaştırma yapılmasına gerekçe teşkil etmeyeceği, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde öngörülen acele kamulaştırma prosedürünün uygulanabilmesi için gerekli olan olağanüstü durumların ve bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının somut olarak ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır.

Bu anlamda, taşınmazların acele kamulaştırılmasını gerektirecek acelelik halinin bulunmaması karşısında, dava konusu taşınmazların acele kamulaştırılması yolunda tesis edilen Bakanlar Kurulu kararı ile Ankara Büyükşehir Belediye Encümeni kararında hukuka uyarlık bulunmamıştır,” (Danıştay İDDK., E. 2017/601, K. 2017/2061, T. 15.5.2017).

YIPRANAN TARİHİ YAPILARIN ACELE KAMULAŞTIRILMASI OLAĞANÜSTÜ DURUMLAR SOMUT OLARAK ORTAYA KONULMALIDIR.

“Dosyanın incelenmesinden, dava konusu taşınmazların 24/07/2015 tarihli, 29424 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2015/7919 sayılı Bakanlar Kurulu kararı kapsamında olduğu, uyuşmazlığa konu taşınmazları da kapsayan alanın acele kamulaştırılması amacıyla proje alan sınırının belirlendiği, Dairemizde görülmekte olan davalarda çeşitli ara kararlarıyla bu bölgeye yönelik projenin istenilmesine rağmen, davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığınca gönderilmediği, diğer taraftan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma kararının ihdas edilmesi için Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin talebi, İçişleri Bakanlığının aracılığıyla dava konusu Bakanlar Kurulu kararının alınmasına acil ihtiyaç duyulduğunun belirtildiği ve bu nedenle acele kamulaştırma kararının alındığı ancak yine davalı idarelerce ifade edildiği üzere Ulus Tarihi Kent Merkezi Yenileme Alanı projesi kapsamında A2 Meydanı bölgesinde bulunan arsa, tesis ve müştemilatların kamulaştırması için gerekli olan bedellerin depo edilememesinden dolayı acele kamulaştırma davalarının takipsiz bırakıldığı görülmektedir.

Bu durumda, uyuşmazlık konusu taşınmazların 2942 sayılı Yasanın 27. maddesinin uygulanmasını gerektiren acelelik halinin olmadığı sonucuna ulaşılması nedeniyle dava konusu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının 30/07/2015 tarihli, 1946/4463 sayılı acele kamulaştırmaya ilişkin belediye encümeni kararı ve dayanağı 06/07/2015 tarihli, 2015/7919 sayılı Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” (Danıştay 6. D., E. 2015/8554, K. 2017/222, T. 16.1.2017).

YIPRANAN TARİHİ YAPILARI BELEDİYE SATIN ALABİLİR Mİ?

5366 sayılı Kanun md. 4/4’te, il özel idareleri ve belediyelerin yıpranan tarihi yapıların kamulaştırılması yerine, uygun gördükleri takdirde satın alma, kat karşılığı ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddelerinde düzenlenen intifa hakkı veya üst hakkı kurulması yolu ile sınırlı aynî hak tesis edebilecekleri kabul edilmiştir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir