Sosyal medyada hakaret davası, hakaret olarak değerlendirilen ifadelerin sosyal medyada kullanılması neticesinde bu ifadeleri kullanan kişilere ilişkin yürütülen ceza yargılamasıdır. Sosyal medyada hakaret davası konulu yazımızda, hakaret olarak değerlendirilen ifadelerin düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü kapsamında kalıp kalmadığı incelenecektir. Sosyal medyada hakaret davası açısından detaylı bilgi almak için sosyal medyada hakaret davası avukatından bilgi alınmasında fayda vardır.
SOSYAL MEDYADA HAKARET SUÇU NEDİR?
Hakaret suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “hakaret” kenar başlıklı 125. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddede, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişinin, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde de bu cezanın verileceği kabul edilmiştir. Dolayısıyla, belirtilen fiillerin sosyal medya üzerinden işlenmesi durumunda sosyal medyada hakaret davası neticesinde söz konusu cezalar verilecektir.
DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA VE YAYMA ÖZGÜRLÜĞÜ NEDİR?
Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, Anayasa’nın “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddede, herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu, bu özgürlüğün resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsadığı belirtilmiştir. Bununla birlikte bu özgürlüğün, başkalarının şöhret veya haklarının korunması amacıyla sınırlanabileceği kabul edilmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde kabul edilen ve hakaret suçu olarak değerlendirilen sınırlama da dayanağını Anayasa’nın 26. maddesinden almaktadır. Dolayısıyla sosyal medyada hakaret davası bakımından hakaret olarak değerlendirilen ifadenin düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü kapsamında kalıp kalmadığı önemle incelenmelidir.
TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER KISITLANABİLİR Mİ?
Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenir. İlgili maddede, temel hak ve özgürlüklerin yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı kabul edilmiştir. Bu kapsamda temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahale, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk şartlarını taşımalıdır.
SOSYAL MEDYADA HAKARET SUÇU ANAYASAYA UYGUN MUDUR?
Sosyal medyada hakaret suçunun Anayasa’ya uygun olması, Anayasa’nın 13. maddesinde aranan üç kriterin bulunmasına bağlıdır. İlgili kriterlerden ilki olan kanunla sınırlama ölçütü 5237 sayılı Kanun’un 125. maddesi kapsamında karşılanır. İkinci olarak müdahale, başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlem olduğu için meşru bir amaç taşımalıdır. Üçüncü olarak demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk bakımından ise zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılayıp karşılamadığına ve müdahalenin orantılı olup olmadığına bakılmalıdır.
Tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olması gerekir. Amaca ulaşmaya yardımcı olmayan veya ulaşılmak istenen amaca nazaran bariz bir biçimde ağır olan bir müdahale ise zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamaz. Söz konusu şartlar oluşmadan sosyal medyada hakaret davasında verilen ceza ise Anayasaya aykırıdır.
SOSYAL MEDYADA HAKARETE CEZA VERİLİR Mİ?
Sosyal medyada kullanılan ifadelerin hakaret suçu olarak değerlendirilmesi bakımından orantılı olup olmadığı önemle incelenmelidir. Orantılılık, sınırlamayla ulaşılmak istenen amaç ile başvurulan sınırlama tedbiri arasında aşırı bir dengesizlik bulunmamasıdır. Bu bakımdan kamu gücünü kullanan organların düşüncelerin açıklanmasına ve yayılmasına müdahale ederken ifade özgürlüğünün kullanılmasından kaynaklanan yarardan daha ağır basan, korunması gereken bir menfaatin ve kişiye yüklenen külfeti dengeleyici mekanizmaların varlığını somut olgulara dayanarak göstermeleri gerekir. Bu sebeple oransız bir şekilde düşüncenin açıklanmasına ve yayılmasına müdahale edilmesi durumunda sosyal medyada hakaret davasında ceza verilmemelidir. Verilmesi durumunda Anayasaya aykırı olur.
İTİBARA SALDIRI NASIL ÖNLENİR?
İfade özgürlüğü, sıkı bir şekilde yorumlanması gereken istisnalara tabidir. İfade özgürlüğüne ilişkin herhangi bir kısıtlama ihtiyacı ikna edici bir şekilde tesis edilmelidir. Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasına göre ifade özgürlüğünün sınırlandırılma nedenlerinden biri de başkalarının şöhret veya haklarının korunmasıdır. Bireyin şeref ve itibarı ise kişisel kimliğinin ve manevi bütünlüğünün bir parçasıdır ve Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrası kapsamında sağlanan korumadan faydalanır. Bu sebeple Devletin, bireyin şeref ve itibarına keyfi olarak müdahale etmeme ve üçüncü kişilerin saldırılarını önleme yükümlülüğü bulunur. Müdahale bakımından ise Türk Ceza Kanunu‘nun 125. maddesi gereğince sosyal medyada hakaret davası kapsamında ceza verilebilir.
SOSYAL MEDYADA HAKARET DAVASI MAHKEME NELERE DİKKAT ETMELİDİR?
Mahkeme, ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil bir denge gözetmelidir. Yapılması gereken değerlendirme, soyut değil somut bir değerlendirmedir. Çatışan hakların dengelenmesi için kullanılan ifadelerin türü, kamusal tartışmalara katkı sunma kapasitesi, ifadelere yönelik kısıtlamaların niteliği ve kapsamı, ifadelerin kim tarafından dile getirildiği, kime yöneldiği, tarafların ünlülük dereceleri, ilgili kişilerin önceki davranışları ve kamu ile diğer kişilerin kullanılan ifadeler karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı değerlendirilmelidir. Söz konusu kriterler somut olay bağlamında değerlendirilmeli ve sosyal medyada hakaret davası neticesinde adil bir karar verilmelidir.
SOSYAL MEDYADA YAPILAN YORUM HAKARET MİDİR? ELEŞTİRİ MİDİR?
Sosyal medyada yapılan yorumun hakaret mi eleştiri mi olduğu noktasında değerlendirme mahkemeler tarafından yapılır. Sosyal medyada hakaret davası sırasında mahkeme, ifadenin hangi anlamda kullanıldığını ve kişiyi ne şekilde rencide ettiğini incelemelidir. Mahkemenin yalnızca şikâyete konu ifadenin paylaşıldığını ve şikâyetin yasal süresi içinde yapıldığını tespit etmekle yetinmesi ise yeterli değildir. Bunun yanında, taraflar arasında bir husumet bulunup bulunmadığı, ifadenin dile getirilme nedeni, kullanılan sözün arka planı olup olmadığı ve yorum yapılanın önceki davranışları nedeniyle kendisine yöneltilen sözlere katlanması gerekip gerekmediği tartışılmalıdır.
Bu şekilde mahkeme, taraflar arasındaki olayların ve yapılan paylaşımın bütününe bakarak ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında bir denge kurmalıdır. Bu hususlar değerlendirilmeden bir ifadenin hakaret suçunu oluşturduğunun kabul edilmesi ve bu sebeple hakaret suçundan ceza verilmesi hatalı olacaktır.
SOSYAL MEDYADA HAKARET DAVASINDA NASIL KARAR VERİLİR?
Mahkeme, sosyal medyada hakaret davasında karar verirken kullanılan ifadeleri bağlamından koparmaksızın olayın bütünlüğü içinde değerlendirmelidir. Mahkeme, sanığın mahkûmiyetinin zorunlu bir ihtiyacı karşıladığını ortaya koymalıdır. Mahkemenin gerekçesi, sanığın ifade özgürlüğü hakkına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olmalıdır. Aksi durumda sosyal medyada hakaret davasında verilen karar Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünü ihlal edecektir.