Şeref ve namusa dokunacak söz ve davranışlar sebebiyle iş sözleşmesinin feshi konusu son zamanlarda oldukça merak edilen bir konudur. Bu sebeple konunun detaylı bir şekilde incelenmesi gerekir. Bu sebeple aşağıda, şeref ve namusa dokunacak söz ve davranışlar sebebiyle iş sözleşmesinin feshi açısından şeref ve namusa dokunacak söz ve davranışlara değinilerek bunların iş ilişkisine etkisi ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.
İŞ SÖZLEŞMESİNİN İŞVEREN TARAFINDAN FESHİ
İş sözleşmesinin işveren tarafından feshi, işverenin tek taraflı iradesiyle iş sözleşmesinin sona erdirilmesidir. İş sözleşmesinin işveren tarafından feshi, haklı nedenle fesih ve süreli fesih olmak üzere ikiye ayrılır.
İş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshi İş Kanunu md. 25’te düzenlenmiştir. Burada sayılan koşulların oluşması durumunda iş ilişkisinin sürdürülmesi işveren tarafından çekilmez hale geleceği için iş sözleşmesi haklı nedenle feshedilebilir.
İş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshi hususunda en sık karşılaşılan hallerden biri işçinin, işverenin veya aile üyelerinden birinin şeref ve namusa dokunacak sözler söylenmesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunmasıdır.
ŞEREF VE NAMUSA DOKUNACAK SÖZLER VE DAVRANIŞLAR
İş Kanunu md. 25/2-b’de işçi tarafından işveren veya aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarf etmesi ve davranışlarda bulunulması durumunda iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilebileceği düzenlenmiştir.
“İşçinin işverene veya ailesine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene veya aile üyelerinden birine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Böyle durumlarda işçi, anayasanın 25 ve 26’ncı maddesiyle güvence altına alınmış düşünceyi açıklama özgürlüğüne dayanamaz. Buna karşılık işçinin bu ağırlıkta olmayan işveren aleyhine sarfettiği sözler çalışma düzenini bozacak nitelikte ise geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Sadece işverene karşı değil, işveren temsilcisine karşı yöneltilen ve haklı feshi gerektirecek ağırlıkta olmayan aleyhe sözler geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Bunun gibi, işçinin, işveren veya aile üyelerinden olmamakla birlikte, işverenin yakını olan veya işverenin yakın ilişkide bulunduğu veya başka bir işte ortağı olan kişilere hakaret ve sövgüde bulunması, bu kişilere asılsız bildirim ve isnatlar yapması özellikle işverenin şahsının önemli olduğu küçük işletmeler bakımından bu durum iş sözleşmesinin feshi için geçerli neden oluşturacaktır. İşçinin, işverenin başka bir işçisine sataşması 25/II, d hükmü uyarınca haklı fesih nedeni sayılmıştır. Sataşma niteliğinde olmadığı sürece, diğer işçilerle devamlı ve gereksiz tartışmaya girişmek, iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik göstermek geçerli fesih nedenidir.” YARGITAY 9. HD. 21.12.2020 T., 2017/24030 E., 2020/19345 K.
a- İŞVERENİN YAKINLARINA VEYA İŞVEREN VEKİLİNE KARŞI FİİLLER
İşveren aile üyeleri ifadesi dar kapsamlı değerlendirilmemelidir. Bu sebeple, işverenin beraber yaşadığı aile üyeleri yanında beraber yaşamasa da yakın ilişkide bulunduğu kişilere karşı söylenen sözler ve davranışlar da aynı sonucu doğuracaktır. Zira işveren, bu kişilere karşı söylenen ve yapılanları da kendisine karşı yapılmış gibi değerlendirir.
Şeref ve namusa dokunacak söz ve davranışların işveren vekiline karşı söylenmesi durumunda da işveren açısından haklı nedenle fesih hakkı doğar. Nitekim işveren vekili, işverenin iş yerindeki otoritesini temsil eder.
b- İŞVERENİN BAŞKA BİR İŞÇİLERİNE KARŞI FİİLLER
İşçinin, işverenin başka bir işçisinin şeref ve namusa dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması durumunda ise İş Kanunu md. 25/2-b değil İş Kanunu md. 25/2-d kapsamında haklı nedenle fesih hakkı doğar.
“Dosyadaki bilgi ve belgeler ile tanık beyanları değerlendirildiğinde; 03.12.2015 tarihinde davacının davalı işyerinde çalışan …’yi arayarak çalıştığı otelden 17.00’de alınmasını istediği, ancak 17.30’da alınabileceğini söylemesi üzerine davacının …’ye ve ailesine küfrettiği, tehdit ettiği, bunun üzerine …’nin işverene durumu anlatır. 03.12.2013 tarihli dilekçe verdiği, mahkemece …’nin tanık olarak dinlendiğinde de aynı beyanda bulunduğu, bir başka çalışan …’in de davacının …’ye küfrettiğine dair aynı tarihli dilekçe verdiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan ve davalı işveren tarafından feshe konu edilen davacının bu eylemi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-d maddesinde düzenlenen “işverenin başka işçisine sataşmak” niteliğindedir ve davalı işveren açısından haklı fesih sebebidir. Bu itibarla iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshedildiği kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken kabulüne dair karar verilmesi hatalıdır.” T.C. YARGITAY 9. HD. 22.12.2020 T., 2018/1772 E., 2020/19518 K.
c- SÖZ VE DAVRANIŞLARIN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA KALMASI
İşveren ve aile üyelerine karşı her söz haklı nedenle feshe gerekçe olmaz. Nitekim, ifade özgürlüğünün sınırları içerisinde kalan söz ve davranışlar işverene haklı nedenle fesih hakkı vermez. Aynı zamanda işveren, bu söz ve davranışların iş sözleşmesinin devamını çekilmez hale getirdiği iddiasıyla iş sözleşmesini geçerli nedenle de feshedemez.
d- SÖZ VE DAVRANIŞLARIN İŞYERİNDE OLUMSUZLUĞA SEBEP OLMASI
İşçinin söz ve davranışları şeref ve namusa dokunacak ölçüde ağır olmamakla birlikte işyerinde olumsuzluğa sebep olabilir. İşyerinin çalışma düzenini bozacak nitelikte bu fiiller sebebiyle işverenden iş sözleşmesini sürdürmesi beklenmiyorsa iş sözleşmesi işveren tarafından geçerli nedenle feshedilebilir.
e- SÖZLERİN SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA SÖYLENMESİ
Şeref ve namusa dokunacak sözlerin sosyal medya hesaplarında paylaşılması da aynı sonucu doğurur ve işveren açısından haklı nedenle fesih hakkı doğar. Ancak bu sözlerin kişisel verilerin korunmasını ihlal edecek şekilde ortaya çıkarılmasında farklı sonuç doğabilir. Buna ilişkin bir Yargıtay kararında, işveren hakkında Whatsapp’ta kullanılan ifadeler kişisel veri olarak değerlendirilmiş ve işverenin haklı nedenle fesih hakkının olmadığına karar verilmiştir.
“Dosya içeriğine göre davacının iş sözleşmesi “davacının çalışma arkadaşları ile birlikte grup oluşturarak yaptıkları whatsapp yazışmalarında işyeri ve işyeri yöneticileri hakkında terbiye sınırlarını aşan hakaretamiz iftira dolu beyanlarda bulunduğu, yöneticisi tarafından yapılan uyarıların dikkate alınmadığını, yönetici tarafından gelen mailler sonrasında ofis içinde huzuru bozacak şekilde konuşmalar ve gülüşmeler gerçekleştirilmesi ve diğer çalışanların motivasyonlarının bilinçli olarak düşürmeye çalışıldığı, işyeri telefonu ile uzun süre özel görüşme yapıldığı, yöneticiye iş akışı ile ilgili bilgilendirme yapılmadığı, ofis içinde kendileri ile birlikte hareket etmeyen işlerini yapmaya devam eden çalışanlara psikolojik baskı uygulandığı, uygunsuz lakaplar takıldığı ve bu tutum ve davranışların her geçen gün şiddetini arttırarak devam ettiği, yönetici tarafından sözlü olarak uyarılmış ise de tutum ve davranışlarında değişiklik olmadığının ve iş aktinin İş Kanunu 25/II-e maddesine göre işverenin güveninin kötüye kullanılması kapsamında kaldığı” gerekçesi ile feshedilmiştir.
Öncelikle Whatsapp sistemi, telefon ve internet ortamında internet vasıtası ile iletişimi gerçekleştiren bir sistemdir. Burada kişi, kişiler ile iletişime geçtiği gibi gruplar kurarak grup içiresinde iletişim gerçekleştirilmektedir. Ancak bu sistem kendi içinde korunan ve 3. kişilere kapalı bir konumdadır. Dolayısı ile işçilerin iş akışını bozmadığı ve çalışmaların etkilemediği sürece bir grup kurmaları ve burada iletişim içinde olmaları yasak değildir. İşçilerin bu kapsamda burada iletişimlerinin kişisel veri olarak da korunması esastır.
Dosya içeriğine göre davalı işyerinde satış uzmanı olarak çalışan davacı ve aynı konumdaki diğer çalışanlar, çalışma koşullarının olumsuz olarak değiştirilmesi, ücret politikası, mobbing uygulanması nedeni ile toplu imza ile istekte bulunmuşlar ve mailler göndermişlerdir. Aynı zamanda da iletişim için Whatsapp sistemi içinde grup kurmuşlardır. Burada da çalışma koşullarının olumsuzluğu, yöneticilerin tutumları ve davranışları hakkında yorumlarla yazışmalarda bulunmuşlardır. Bu iletişimlerin dosyadaki çözümlerine göre genel olarak mesai saatleri dışında olduğu görülmektedir.
Davacı ve diğer arkadaşlarının Whatsapp grubu içindeki bu yazışmaları, aynı grup içinde yer alan diğer bir işçi tarafından işverene iletilmiş, işveren bunun üzerine grupta yer alan işçilerin savunmasını alarak, davacı ve diğer işçilerin iş sözleşmelerini feshederken, ileten işçiye ise ihtar cezası vermiştir. Grup içi konuşmaların gizli kalması esas olduğu gibi genel olarak bakıldığında çalışma koşullarının olumsuzluğu, işveren ve yöneticilerin eşit davranmama, mobbing niteliğindeki tutumlarının dile getirildiği tespit edilmiştir. İşveren gizli kalması gereken verileri yasak bir şekilde elde ettiği gibi kendisine veren ve aynı konuşmalarda bulunan işçiye davranışı nedeni ile ihtar cezası vermek sureti ile de bilgi veren işçisini korumuştur. İşçilerin işyerinde mailleri, işverene bildirimleri işçilik hakları ile ilgili demokratik talep niteliğinde olup, bu tür barışçıl davranışların fesih nedeni yapılması doğru değildir. İspat yükü kendisinde olan davalı işveren haklı ve geçerli feshi kanıtlayamamıştır. Davanın kabulü yerine reddi hatalıdır.” YARGITAY 9. HD., 01.06.2017 T., 2016/14205 E., 2017/9526 K.
ŞEREF VE HAYSİYET KIRICI ASILSIZ İHBAR VE İSNATLAR
İş Kanunu md. 25/2-b’de işverene haklı nedenle fesih hakkı veren bir başka hal ise işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunulması olarak gösterilmiştir.
İşveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatların işverenin yüzüne karşı söylenmesi yanında arkasından söylenmesi durumunda da aynı sonuç doğar. Bu şartta da işveren sözleşmeyi haklı nedenle feshedebilir. Zira söz konusu davranış da iş sözleşmesinin devamını işveren açısından çekilmez kılar.
İşveren açısından haklı nedenle fesih hakkının doğması için ihbarın asılsız olması ve şeref ve haysiyeti kırıcı nitelikte olması gerekir. Dolayısıyla işçinin haklı olduğu bir konuda işvereni ilgili mercie şikâyet etmesi haklı nedenle fesih hakkı vermez.
İlgili düzenlemede yalnızca işveren aleyhinde asılsız ihbar ve isnatlarda bulunulmasından bahsedilmiştir. Dolayısıyla işverenin aile üyeleri aleyhine yapılan asılsız ihbar ve isnatlar bu kapsamda değerlendirilmez ve işverene haklı nedenle fesih hakkı vermez.