ÖNALIM HAKKI DAVASI

Önalım hakkı davası, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşların satılan bu payı öncelikle satın alma haklarını kullanmak amacıyla açtıkları davadır. Yazımızda, önalım hakkı davası ile ilgili bilgi verilerek konuya ilişkin Yargıtay kararları incelenecektir. Bunun yanında önalım hakkı davası ile ilgili alanında uzman tapu iptal ve tescil avukatından destek alınması önemlidir. Nitelikli bir miras hukuku avukatından alınacak destek hak kayıplarını önleyecektir.

ÖNALIM HAKKI NEDİR?

Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazın paydaşlarından birinin taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde, diğer paydaşlara satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren yasal bir haktır. Önalım hakkının kullanılabilmesi için paydaş tarafından önalım hakkı davası açılmalıdır.

“Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde, diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır.” (Yargıtay 6. HD. 2009/4691 E., 2009/4665 K., 21.05.2009 T.)

ÖNALIM HAKKININ ŞARTLARI NELERDİR?

Önalım hakkı için paylı mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmaz bulunmalı, bu taşınmaza ilişkin pay kısmen veya tamamen üçüncü kişilere satılmalı ve taşınmazın taksimi yapılmamış olmalıdır. Ayrıca önalım hakkı sahibi bu hakkından feragat etmemiş olmalıdır. Tüm bu şartların bir araya gelmesiyle pay sahibi önalım hakkını önalım hakkı davası ile kullanabilir.

ÖNALIM HAKKI PAYLI TAŞINMAZLARDA KULLANILABİLİR

Önalım hakkı için paylı mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmaz satılmalıdır. Nitekim Türk Medeni Kanunu (TMK) md. 732’de paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü bir kişiye satması halinde, diğer paydaşların önalım hakkını kullanabilecekleri düzenlenmiştir. Dolayısıyla önalım hakkı davası paylı mülkiyete konu taşınmazlarda açılabilir.

ÖNALIM HAKKI ÜÇÜNCÜ KİŞİYE SATIŞLARDA KULLANILABİLİR

Önalım hakkı için pay sahibi payını üçüncü kişiye satmalıdır. Pay yabancıya değil pay sahiplerinden birine satılırsa ön alım hakkı davası açılamaz. Bunun yanında satış sözleşmesinden farklı olarak bağışlama, takas ya da cebri icra suretiyle devir durumunda da önalım hakkı kullanılamaz.

“Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Açıkça görüldüğü üzere kanuni önalım hakkından söz edebilmek için paylı mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmazdaki payın üçüncü şahsa satılması gerekmektedir; önalım hakkının konusu pay satışıdır.” (Yargıtay 14. HD. 2019/3331 E., 2019/7981 K., 28.11.2019 T.)

ÖNALIM HAKKI TAKSİMİ YAPILMAMIŞ TAŞINMAZLARDA KULLANILABİLİR

Önalım hakkı davası için paydaşlar tarafından taşınmazın fiili taksimi yapılmamış olmalıdır. Zira fiili taksimi yapılmış taşınmazlarda önalım hakkı kullanılamaz. Fiili taksim iddiasının kabul edilebilir olması için ise taşınmaz üzerinde kullanılan yerlerin ayrı ayrı belirlenmesi gerekir.

“İlk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen kararın gerekçesinde “…taşınmazın çok sayıda paydaşı olmasına karşın fiilen taksim edildiğinden söz edebilmek için her bir paydaşın fiilen kullandığı bir bölümün olması ya da taşınmazı kullanan paydaşların paylarına karşılık gelen bir alanı kullanmaları gerekmemektedir. Ortada hukuken geçerli olmasa bile bir eylemli bölüşme söz konusu olduğundan zamanında davalının satın aldığı yer üzerinde hak iddia etmeyen davacının önalım hakkını kullanması Medeni Kanunun 2. maddesi ile bağdaşmaz…” şeklinde belirtildiği, Antalya BAM 5. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın gerekçesinde ise “…mahkemece yapılan yargılama, dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı göz önünde tutularak taşınmazın zeminde beş parça halinde kullanıldığı, taşınmazda fiili taksim bulunduğundan bahisle davanın reddine ilişkin kararının yerinde olduğu…” şeklinde belirtildiği görülmektedir. Halbuki fiili taksim iddiasının kabul edilebilir olması için davacı ve davalının taşınmaz üzerinde ayrı ayrı kullandığı yerlerin bulunması gerekmekte olup, dosyadaki raporda davacı …’in davaya konu 170 ada 3 parsel sayılı taşınmazda diğer paydaşlardan ayrı olarak kullandığı bir yerin tespit edilmemiş olduğu ortadayken ilk derece mahkemesince, taşınmazda fiili taksimin varlığı sebebiyle davanın reddi kararı ile Antalya BAM 5. Hukuk Dairesinin davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddi kararı doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 14. HD. 2018/5410 E., 2021/4017 K., 14.06.2021 T.).

ÖNALIM HAKKINDAN FERAGAT EDİLMEMİŞ OLMALIDIR

Önalım hakkı davası için pay sahibi önalım hakkında feragat etmemiş olmalıdır. Feragat iki farklı şekilde yapılabilir. Birincisi, resmi şekilde yapılarak tapuya şerh edilmesi gereken tüm satış işlemlerine ilişkin feragattir. İkincisi ise adi yazılı şekilde de yapılabilen yalnız belirli bir satışa ilişkin feragattir. Önalım hakkından feragat, satış öncesinde veya sonrasında yapılabilir.

“Önalım hakkından feragat TMK’ nun 733/2 maddesinde “Önalım hakkından feragatin resmi şekilde yapılması ve tapu kütüğüne şerh verilmesi gerekir. Belirli bir satışta önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme, yazılı şekle tabidir ve satıştan önce veya sonra yapılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Madde metninden de anlaşıldığı gibi feragat iki görünüme sahiptir. Bunlardan ilki paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda bütün satışları etkileyecek feragattir. İkincisi ise sadece muayyen (belirli) bir satışa yönelik önalım hakkını kullanmaktan vazgeçmedir. Feragat, ileride meydana gelecek olan bütün satışları kapsamakta olup, satış olduğu takdirde önalım hakkının kullanılmasını engeller. Bu nitelikte bir feragatin geçerli olabilmesi resmi şekil şartına uyularak yapılacağı ve tapu kütüğüne şerh verileceği hüküm altına alınmıştır.” (Yargıtay 14. HD. 2015/8889 E., 2017/1587 K., 02.03.2017 T.).

ÖNALIM HAKKI HANGİ DURUMLARDA KULLANILAMAZ?

Önalım hakkı kural olarak paylı mülkiyete tabi taşınmazlara ilişkin payların üçüncü kişilere devrinde kullanılabilir. Ancak her pay devrinde önalım hakkı kullanılamaz. Nitekim trampa, bağışlama, taşınmaz satış vaadi, ölüme bağlı tasarruflar ve cebri arttırmayla yapılan devirlerde önalım hakkı kullanılamaz. Bunun yanında taksimi yapılmamış veya elbirliği mülkiyetine konu taşınmazlarda da önalım hakkı kullanılamaz.

“Satış dışındaki temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün değildir.” (Yargıtay 6. HD. 2012/15214 E., 2013/7623 K., 30.04.2013 T.).

ÖNALIM HAKKI NASIL KULLANILIR?

Önalım hakkının kullanılabilmesi için yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve herhâlde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Noter aracılığıyla bildirim yapılmaması durumunda üç aylık süre başlamaz. Dolayısıyla önalım hakkı davası bu sürelerde açılmalıdır.

“4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Anılan yasanın 733 / 3 maddesinde yukarda açıklandığı üzere satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığı ile bildirilmesi yükümlülüğü getirilmiştir. Yasal önalım hakkının kullanılması için gerekli sürenin başlaması konusunda geçerli olan kural “öğrenme” olgusu değil “bildirim” olgusudur. Bu bildirim de herhangi bir bildirim değil noter aracılığı ile yapılacak bildirimdir.” (Yargıtay 6. HD. 2011/12756 E., 2012/156 K., 17.01.2012 T.).

ÖNALIM HAKKI DAVASI

Devreden dışındaki pay sahipleri önalım hakkını alıcıya karşı önalım hakkı davası açarak kullanabilirler. Bu dava bir tür tapu iptal ve tescil davasıdır. Önalım hakkı sahibi, adına payın tesciline karar verilmeden önce, satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerini, hâkim tarafından belirlenen süre içinde belirlenen yere nakden yatırmalıdır.

Önalım hakkı alıcıya karşı ancak dava açmak suretiyle kullanılır.” (Yargıtay 6. HD. 2012/18664 E., 2013/11460 K., 03.07.2013 T.)

ÖNALIM HAKKI DAVASINI KİM AÇABİLİR?

Önalım hakkı davasını, devre konu taşınmazın pay sahibi açabilir. Pay sahibi dışında sınırlı ayni hak sahibi veya şahsi hak sahibi ise önalım hakkı davasını açamaz.

“Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Önalım hakkının açıklanan bu tarifinden anlaşıldığı üzere dava hakkı önalım hakkına konu edilen taşınmazın paydaşına aittir. (Yargıtay 6. HD. 2007/10572 E., 2013/13082 K., 26.09.2013 T.)

ÖNALIM HAKKI DAVASI GÖRÜLÜRKEN DAVACININ PAYINI DEVRETMESİ

Önalım hakkı, paylı mülkiyete dayalı olarak doğduğu için önalım hakkı davası süresince paylı mülkiyet ilişkisi devam etmelidir. Dava açıldıktan sonra herhangi bir şekilde önalım hakkına konu taşınmazdaki payın kaybedilmesi ise davanın reddine sebep olur.

Önalım hakkının açıklanan bu tarifinden anlaşıldığı üzere dava hakkı önalım hakkına konu edilen taşınmazın paydaşına aittir. Paylı mülkiyet nedeniyle doğan önalım hakkı, ancak paylı mülkiyet ilişkisi devam ettiği sürece mevcut olduğundan davacının paydaşlığının yargılama süreci içinde korunması zorunludur. Davacının dava açıldıktan sonra herhangi bir şekilde önalım hakkına konu edilen taşınmazdaki payını kaybetmesi halinde dava hakkı ortadan kalkacağından davanın reddi gerekir.” (Yargıtay 6. HD. 2007/9018 E., 2007/10489 K., 08.10.2007 T.)

ÖNALIM HAKKI DAVASI KİME KARŞI AÇILABİLİR?

Önalım hakkı davası, paylı mülkiyete tabi taşınmazın paydaşlarından birinden payını kısmen veya tamamen satın alan üçüncü kişiye karşı açılabilir. Payı devralan üçüncü kişi değil paydaşlardan biriyse diğer paydaşlar devralan paydaşa karşı önalım hakkı davası açamazlar. Zira TMK’da payın üçüncü bir şahsa satılması halinde önalım hakkının kullanılabileceği belirtilmiştir.

Önalım davasının davalısı şufa hakkına dair taşınmazdaki payı satın almadan önce o taşınmazda paydaş ise bu paydaş hakkında şufa hakkı kullanılamaz. Çünkü yasada bir paydaşın payının 3. şahsa satması halinde şufa hakkının kullanılabileceği belirtilmiştir. Paydaş üçüncü kişi sayılamayacağından paydaşın paydaş aleyhine önalım hakkını kullanması söz konusu olamaz. Dava hakkına dair bu kuralın davanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.” (Yargıtay HGK. 2012/198 E., 2012/702 K., 10.10.2012 T.).

ÖNALIM HAKKI DAVASI SIRASINDA PAYIN SATILMASI

Önalım hakkı davası sırasında dava konusu pay bir başka kişiye veya satışı yapan paydaşa satılırsa davacı HMK md. 125 gereğince seçimlik hakkını kullanabilir. Bu durumda davacı davayı yeni satın alan şahsa yöneltebilir veya tazminata dönüştürerek davalı hakkındaki davasını devam ettirir.

“Önalım hakkına konu payın dava sırasında bir başka kişiye veya satışı yapan paydaşa satılması halinde davacının HMK md.125 hükmü uyarınca seçimlik hakkı olduğundan dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir, dilerse davasını tazminata dönüştürerek davalı hakkındaki davasını devam ettirir.” (Yargıtay 6. HD. 2012/3277 E., 2012/7553 K., 21.05.2012 T.).

ÖNALIM HAKKI DAVASI NE ZAMAN AÇILABİLİR?

Önalım hakkı paylı mülkiyetin kurulmasıyla doğar. Önalım hakkının kullanılabilmesi için ise payın satışı yapılmalıdır. TMK md. 733/4’te önalım hakkının, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve herhâlde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşeceği ifade edilmiştir. Söz konusu süreler hak düşürücü niteliktedir ve mahkeme kendiliğinden dikkate alır.

“Bu hak (Önalım hakkı) paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla da kullanılabilir hale gelir.” (Yargıtay 14. HD. 2013/1959 E., 2013/3752 K., 14.03.2013 T.).

“Önalım hakkı satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.” (Yargıtay 6. HD. 2010/160 E., 2010/3146 K., 23.03.2010 T.).

ÖNALIM HAKKI DAVASINDA 3 AYLIK SÜRENİN BAŞLANGICI

Üç aylık süre satışın noter aracılığıyla önalım hakkı sahibine bildirilmesiyle başlar. Üç aylık süre hak düşürücüdür. Noter aracılığıyla bildirim alıcı veya satıcı tarafından yapılabilir.

Önalım hakkı satışın hak sahibine noter aracılığı ile bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer. Başka bir ifade ile; yasal önalım hakkının kullanılması için öngörülen üç aylık hak düşürücü süre, satışın, önalım hakkı sahibine alıcı veya satıcı tarafından noter aracılığıyla bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.” (Yargıtay 6. HD. 2013/1717 E., 2013/12456 K., 16.09.2013 T.).

ÖNALIM HAKKI DAVASINDA YETKİLİ MAHKEME

Önalım hakkı davasında yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Bu sebeple taraflar taşınmazın bulunduğu yerden farklı bir yerde ikamet ediyor olsalar da davacı önalım hakkı davasını taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açmalıdır.

ÖNALIM HAKKI DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME

Önalım hakkı davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Bu sebeple önalım hakkı davası taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmalıdır.

ÖNALIM HAKKI DAVASINDA DELİLLER NELERDİR?

Ön alım davası açısından tapudaki işlemin tarafı olmayan davacı iddiasını tanık dahil her türlü delille ispatlayabilir. Bu kapsamda önalım hakkı davasında davaya konu taşınmazın durumuna göre tanık, bilirkişi, yemin, topografik harita, kadastro tutanakları gibi birçok delil kullanılabilir. Önalım hakkı davasında ayrıca tapu kayıtları da dikkate alınır.

“Satış dışındaki temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün değildir. Davacı da tapuda trampa şeklinde yapılan temlikin aslında muvazaalı olduğunu iddia ederek gerçekte satış yapıldığı iddiasında bulunmuştur. Tapudaki işlemin tarafı olmayan davacının bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlaması mümkündür. Davacı vekili dava dilekçesinde tanık ve ikamesi kabil her türlü delillere dayanmıştır. Mahkemece davacı vekilinin resmi senetteki trampanın gerçekte satış olduğuna ilişkin tanık dahil tüm delilleri ile davalının delilleri toplanıp değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 14. HD. 2014/3669 E., 2014/6506 K., 15.05.2014 T.).

ÖNALIM HAKKI DAVASINDA ÖNALIM BEDELİNİN TESPİTİ VE YATIRILMASI

Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşme ile aynı olan bir satım ilişkisi kurulur. Kural olarak önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibaret olup bu bedelin dava açılırken hazır edilmesi ve mahkemece makul süre içinde mahkeme veznesine depo edilmesiyle birlikte vadeli bir hesapta değerlendirilmesi gerekir. Bu kapsamda mahkemelerin, dava açıldıktan sonra makul bir süre içinde ön alım bedelinin vadeli bir mevduat hesabına yatırılmasını sağlamaları ve yargı sürecinin hızlı işlememesinin taraflar üzerinde oluşturduğu olumsuz etkileri asgari seviyeye indirgemeleri gerekir. Zira resmi satış sözleşmesindeki önalım bedelinin makul süre içerisinde depo edilmemesi ve vadeli bir mevduat hesabında değerlendirilmemesi, pay satın alan davalıyı fakirleştirecek, önalım hakkını kullanan davacıyı ise amaç dışında zenginleştirecektir.

“Anayasada, temel hak olarak güvence altına alınan mülkiyet hakkının gerçekten ve etkili bir şekilde korunabilmesi için yalnızca devletin müdahaleden kaçınması yeterli olmayıp, devletin negatif yükümlülükleri dışında pozitif yükümlülüklerinin de olması gerekir. Bu bağlamda, söz konusu pozitif yükümlülükler, bazı durumlarda özel kişiler arasındaki uyuşmazlıklar da dâhil olmak üzere mülkiyet hakkının korunması için belirli tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir.

Özel kişilerin mülkiyet haklarının çatıştığı durumlarda, her iki tarafın menfaatlerinin mümkün olduğunca dengelenmesi ve sürecin taraflardan biri aleyhine ölçüsüz bir sonuca da yol açmaması gerekir. Olayın bütün koşulları ve taraflara tanınan tüm imkânlar ile tarafların tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak menfaatların adil bir şekilde dengelenmesi sağlanmalıdır.

Bu kapsamda mahkemeler, dava açıldıktan sonraki makul bir süre içinde ön alım bedelinin, vadeli bir mevduat hesabına yatırılmasını sağlayarak yargı sürecinin hızlı işlememesinin taraflar üzerinde oluşturduğu olumsuz etkileri asgari seviyeye indirgeyerek mülkiyet hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülüğü gerçekleştirmiş olacaklardır.” (Yargıtay 7. HD. 2022/2472 E., 2022/5665 K., 29.09.2022 T.).

ÖNALIM HAKKININ NOTER ARACILIĞIYLA BİLDİRİLMEMESİ

Payın devredildiğinin geç bildirilmesi veya bildirilmemesi rayiç bedel istenmesini engellemektedir. Bu kapsamda mahkemeler, alıcının satışı noter aracılığı ile pay sahiplerine bildirmemesi ve satış tarihi ile dava tarihi arasındaki sürenin geçmesine kendi eylemiyle sebebiyet vermesi durumunda önalım bedelini rayiç bedelden değil tapudaki satış bedeli, harç ve masraflar üzerinden belirlemektedirler.

“Davalı alıcı, satışı noter aracılığı ile davacıya bildirmediğine ve satış tarihi ile dava tarihi arasındaki sürenin geçmesine kendi eylemiyle sebebiyet verdiğine göre önalım bedelinin tapudaki satış bedeli, harç ve masraflar tutarı üzerinden tanınması gerekir. O halde davacı tapuda gösterilen satış bedeli, tapu harç ve masraflarından oluşan önalım bedelinden sorumludur. Bu durumda mahkemece tapudaki satış bedeli ve tapu harç ve masrafları üzerinden önalım hakkı tanınması gerekirken taşınmazın rayiç bedeli olan 20 000 TL üzerinden önalım hakkının tanınması doğru değildir.” (Yargıtay 6. HD. 2012/14335 E., 2013/6872 K., 16.04.2013 T.).

ÖNALIM HAKKI DAVASINDA ÖNALIM BEDELİNİN DEPO EDİLMESİ

Önalım hakkı davasında mahkeme önalım bedelinin depo edilmesi için davacıya kesin süre verir. Kesin süreye ilişkin ara kararda, depo edilmesi gereken önalım bedeli açıkça belirtilmiş olmalı ve kesin sürede önalım bedelinin depo edilmemesinin sonuçları açıklanmalıdır. Böylece mahkeme, davacıya usulüne uygun şekilde süre vermeli ve önalım bedeli depo edildiğinde yargılamaya devam ederek işin esasına yönelik karar vermelidir.

“Mahkemece, verilen kesin süre içerisinde önalım bedelinin davacı tarafından depo edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, verilen kesin süre yukarıda açıklanan ilke ve usule uygun değildir. Şöyle ki; mahkemenin kesin süreye ilişkin 13.06.2019 tarihli ara kararında, depo edilmesi gereken önalım bedeli açıkça belirtilmemiş ve kesin sürede önalım bedelinin depo edilmemesinin sonuçları açıklanmamıştır. Bu durumda mahkemece, davacı tarafa usulüne uygun şekilde süre verilerek önalım bedelinin depo edilmesi halinde yargılamaya devam edilmesi ve işin esasına yönelik karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 7. HD. 2021/923 E., 2021/3330 K., 30.11.2021 T.).

Benzer yazılar için bkz.

https://hkavukatlik.com/muris-muvazaasi-sebebiyle-tapu-iptal-ve-tescil-davasi/

https://hkavukatlik.com/ecrimisil-haksiz-isgal-davasi/

https://hkavukatlik.com/arabulucuda-ortakligin-giderilmesi/

https://hkavukatlik.com/imfinzi-ilaci-sgk-davasi/

https://hkavukatlik.com/muris-muvazaasi-davasi/

https://hkavukatlik.com/miras-sebebiyle-istihkak-davasi/

“ÖNALIM HAKKI DAVASI” için 2 yorum

  1. Önalım hakkı (şufa) davasında noterden tebligat yapılmadıysa ve satıştan 1 yıl geçmişse, bedelde muvazaa iddiası olmaması durumunda tapuda gösterilen bedel üzerinden mi kullanılır yoksa güncel bedel üzerinden mi kullanılır?

  2. H&K Avukatlık

    Önalım hakkı (şufa) davası hakkında ayrıntılı bilgi için ofisimizi arayabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir