NAFAKA ARTIRIM DAVASI

Nafaka artırım davası temelde nafaka ilişkisine dayanır. Nafaka artırım talebinde bulunmak için başvuran kişinin nafaka alıyor olması gerekir. Nafaka bir kimsenin geçindirmekle ya da bakıp gözetmekle yükümlü bulunduğu kişiye verdiği aylıktır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nda tedbir nafakası, yardım nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası olmak üzere dört çeşit nafaka düzenlenmiştir.

Nafaka artırım davası konusunun daha iyi anlaşılması için nafaka hakkında kapsamlı bilgi verildikten sonra tedbir nafakası artırım davası, yoksulluk nafakası artırım davası, iştirak nafakası artırım davası, yardım nafakası artırım davası, nafaka artırım davası görevli ve yetkili mahkeme, nafaka artırım davası ispat yükü, zamanaşımı ve nafaka artırtışının neye göre yapılacağı detaylı bir şekilde incelenecektir.

NAFAKA NEDİR?

Nafaka, kelime itibariyle zorunlu ihtiyaç için sarf edilecek para ya da azıktır. Nafaka, kişinin TMK kapsamında geçindirmekle yükümlü olduğu kişilere mahkeme kararıyla verdiği aylıktır. Nafakanın amacı aile birliğini güçlendirmek, aile ilişkisinin sarsılması sebebiyle kişilerin zor duruma düşmesini engellemektir. Dolayısıyla nafaka kamu düzenini yakından ilgilendirir. Nafaka çeşitleri TMK’da ayrı ayrı düzenlenmiştir. Nafaka, bakım nafakası ve yardım nafakası olmak üzere ikiye ayrılır. Bakım nafakası ise tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olmak üzere üçe ayrılır.

“Nafaka sözlük anlamı itibarıyla zorunlu ihtiyaç ve maişet için sarfolunacak para ve azık demektir. Başka bir ifade ile nafaka, yasaların belirlediği durumlarda genelde zaruret içinde bulunan kimse yada kimselere kanunda belirtilen yükümlüler tarafından verilmesi gerekli yardımlardır. Mevzuatımızda nafaka, bakım nafakası ve yardım nafakası olarak ikiye ayrılmaktadır. Yardım nafakası, herkesin yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermesi şeklinde düzenlenmişken; bakım nafakası, doğum, evlenme ve boşanma gibi olgularla ilgili nafaka yükümlülüklerini ihtiva etmektedir. Bakım nafakası; tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olmak üzere üç alt başlıkta ele alınmaktadır.” (AYM-GK, E. 2011/136 K. 2012/72 T. 17.5.2012).

NAFAKA ARTIRIM DAVASI NEDİR?

Nafaka artırım davası, mahkeme tarafından verilen nafakanın değişen sosyal ve ekonomik koşullar sebebiyle artırılmasıdır. Nafaka artırım davasında taraflar mahkemeden nafaka artırımını talep ederler. Mahkeme, değişen mali duruma ve hakkaniyete göre nafaka artırımına karar verebilir.  Nafaka artırım davasında; davanın açıldığı tarihteki sosyal ve ekonomik durum, çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları gibi hususlar gözetilir. Ayrıca hâkim, nafaka artırım miktarını belirlerken TMK m.4’te yer alan hakkaniyet ilkesini de göz önünde bulundurur.

“Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında yaklaşık sekiz yıl süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, müşterek çocukların yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır. Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı az olup, hakkaniyete uygun bulunmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.” (Y. 3. HD., E. 2018/5498 K. 2018/10545 T. 24.10.2018).

TEDBİR NAFAKASI ARTIRIM DAVASI

Tedbir nafakası TMK m.169’da düzenlenmiştir. Tedbir nafakasına, boşanma veya ayrılık davası açılınca davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemler amacıyla hükmedilir. Tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık sürecindeki eşler tarafından talep edilebilir. Bunun yanında yargılama sırasında hâkim tarafından resen de karar verilebilir.

Tedbir nafakası alan kişi tedbir nafakasının artırılması talebinde bulabilir. Bu kapsamda, değişen sosyal ekonomik koşullar neticesinde tedbir nafakasının miktarının değiştirilmesi talep edilir. Tedbir nafakası artırım davası değişen koşullar sebebiyle nafaka miktarının artırılmasını amaçlar. Tedbir nafakasının arttırılması veya azaltılmasına, TMK m. 200 gereğince değişen koşullar neticesinde eşlerden birinin talebi üzerine mahkeme tarafından karar verilir. Hâkim durumun gereklerine göre tedbir nafakasının ne kadar arttırılacağını, azaltılacağını ya da tamamen kaldırılıp kaldırılmayacağını belirler.

“Dava, tedbir nafakasının artırımı talebine ilişkindir.

Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden; davacının ev hanımı olduğu, gelirinin bulunmadığı, aylık 450 TL kirada oturduğu, davalının ise aile hekimi olduğu, aylık gelirinin ….500 TL olduğu, 600 TL kirada oturduğu anlaşılmaktadır.

… Aile Mahkemesinin 2014/276 Esas, 2014/457 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında görülen boşanma davasında feragat nedeniyle davanın reddine, … lehine hükmedilen 750 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına karar verilmiş; 26.05.2014 tarihinde … tarafından açılan tedbir nafakasının artırımı davasında … Aile Mahkemesinin 2014/558 Esas, 2015/93 Karar sayılı kararı ile davacı lehine dava tarihinden itibaren 850 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Önceki nafakanın dava tarihi olan 26.05.2014 tarihinden bu artırım davasının açıldığı 01.07.2015 tarihi arasında … yılı aşkın bir süre geçmiş olması bu süre içinde davacının ihtiyaçlarının doğal olarak arttığı ve davalının gelirinde de öncekine nisbeten artış olduğu ve paranın da enflasyon oranında değer kaybına uğramış olduğu bir gerçektir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, nafakanın en azından TÜİK tarafından yayınladığı ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” (Y. 3. HD., E. 2016/10912 K. 2017/995 T. 8.2.2017).

YOKSULLUK NAFAKASI ARTIRIM DAVASI

Yoksulluk nafakası, boşanma sonrası eşlerin sosyal ve ekonomik hayatlarının değişmesi ihtimalinde geçim sıkıntısı yaşamalarını önlemek amacıyla kabul edilmiştir. Kanunen aranan şartların oluşması durumunda eşlerden birinin talebi üzerine diğer eşe süresiz olarak yoksulluk nafakası verilir. Yoksulluk nafakası TMK m. 175’de düzenlenmiştir. Buna göre boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.

Yoksulluk nafakası alan kişi yoksulluk nafakasının artırılması talebinde bulunabilir. Yoksulluk nafakasının artırılmasının talep edildiği tarihte yoksulluk halinin devam ediyor olması gerekir. İşbu talepte bulunan kişinin ekonomik durumunda değişiklik yoksa ve mahkemece verilen yoksulluk nafakası geçimini karşılayacak düzeydeyse nafaka artırım talebi kabul edilmez. Yoksulluk nafakasının artırılması talebinde bulunan kişi ekonomik durumunun değişmediğini ve daha önce verilen yoksulluk nafakasının yetersiz olduğunu ispatla yükümlüdür. Bununla birlikte yoksulluk nafakası veren kişinin ekonomik durumu bozulmuş ise nafaka veren kişi nafakanın indirilmesini de talep edebilir. Yoksulluk nafakasının indirilmesini talep eden kişinin ekonomik durumun eskiye göre daha kötü olduğunu ispatlaması gerekir.

“4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 175. maddesine göre yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için boşanmaya hükmedilmiş olması, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşmüş ya da düşecek olması ve diğer eşe nazaran daha az kusurlu veya eşit kusurlu bulunması veya boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusursuz olması gerekir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz…

Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olan yoksulluk nafakasının özünde, sosyal ve ahlâki düşünceler yer almaktadır. Nafaka talep edilen eşin kusursuz da olsa nafaka ödemekle yükümlü kılınması, yoksulluk nafakasının tazminat ya da cezadan farklı bir nitelik taşıdığını göstermektedir. Yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek değildir. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünülmüştür. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması, diğer bir ifadeyle kendi kusurundan kaynaklanmamak koşuluyla yoksul olmaması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlâki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir. Bu nedenle, nafaka borçlusunun kendi kusuru bulunmaksızın yoksulluğa düşmesi halinde, hâkim Yasa metninde açıkça belirtilmese dahi Türk Medenî Kanunu’nun 1. maddesine göre yoksulluk nafakasının koşulları ve kabul ediliş amacını göz önünde bulundurarak, nafakanın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 176. maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tamamen kaldırılmasına da karar verebilecektir.” (Anayasa Mahkemesi Kararı- GK, E. 2005/56 K. 2009/94 T. 25.6.2009).

İŞTİRAK NAFAKASI ARTIRIM DAVASI

İştirak nafakası TMK m. 182’ye dayanır. Boşanma sonrası eşlerin ortak çocukları üzerindeki yükümlülükleri ortadan kalkmaz. Eşler boşanma sonrası da çocukların eğitim ve bakımından doğan sorumluluklarını yerine getirmelidir. Boşanma sonrası çocuğun velayeti kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. İştirak nafakası, boşanma sonrası velayet kendisine verilmeyen eş tarafından çocuğun eğitim, bakım, kişisel gelişim, sağlık gibi ihtiyaçlarının karşılanması için ödediği nafakadır. İştirak nafakasına tarafların isteği üzerine mahkeme tarafından karar verilir.

Mahkeme tarafından hükmedilen iştirak nafakasının artması için iştirak nafakasının artırılması davası açılır. Mahkeme, boşanma sonucunda karar verilen iştirak nafakası miktarını, tarafların zaman içerisinde değişen ekonomik durumlarını ve çocuğun değişen ihtiyaçlarını değerlendirerek artırabilir. Ancak iştirak nafakasının azaltılması ya da kaldırılması da mümkündür. Bu konu TMK m. 331’de düzenlenmiştir. Buna göre durumun değişmesi halinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya kaldırır.

“İştirak nafakası, çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana babanın mali durumuna göre takdir edilir. Somut olayda; davacı annenin iş bulduğunda gündelikçi olarak çalıştığı, 500-600 TL civarında kazancının olduğu, aylık 300 TL kira parası ödediği; davalının ise sebze halinde asgari ücretle çalıştığı, eski işyerinin tasfiye edildiği, yeniden evlendiği bu evliliğinden 3 yaşında bir çocuğunun olduğu, kira vermediği anlaşılmıştır. Taraflar 28.02.2006 tarihli ve 04.01.2007’de kesinleşen boşanma ilamıyla boşanmışlar ve müşterek çocuğa aylık 150 TL iştirak nafakası bağlanmıştır. İş bu dava; 05.11.2010 tarihinde açılmıştır.Müşterek erkek çocuğun 10 yaşında ilköğretim öğrencisi olduğu, köyde yaşadığı ve köy okuluna gittiği anlaşılmaktadır.Buna göre; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, davalının işlerinin bozulması, çocuğun köyde yaşayıp eğitimine burada devam etmesi, iştirak nafakasının niteliği, özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında takdir edilen miktar çok olup, TMK 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. Mahkemece, endekse göre uygun bir miktarda nafaka artışına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” (Y. 3. HD., E. 2012/16754 K. 2012/22047 T. 18.10.2012).

YARDIM NAFAKASI ARTIRIM DAVASI

Yardım nafakası, TMK m. 364 kapsamında düzenlenmiştir. İlgili hükme göre herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Dolayısıyla yardım edilmediği için yoksulluğa düşen altsoy, üstsoy ve kardeşlere verilen nafakaya yardım nafakası denir. Bununla beraber kardeşlerin nafaka yükümlülükleri için refah içinde bulunmaları gerekir. Ayrıca yardım nafakası ödemekle yükümlü kişiler başkaları tarafından yapılan masrafları da ödemek durumunda kalabilirler. Nitekim TMK m. 366’da korunmaya muhtaç kişilerin bakımını üstlenen kurumların yaptıkları masrafları nafaka yükümlüsü hısımlardan isteyebileceği düzenlenmiştir. Yardım nafakasına tarafların talebi üzerine mahkeme tarafından karar verilir.

Mahkeme tarafların değişen sosyal ve ekonomik durumlarını göz önünde bulundurarak yardım nafakasının artırılmasına, azaltılmasına ya da kaldırılmasına karar verir. Örneğin yardım nafakası alan kişinin geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı tedavi görmesi gerekebilir. Bu sebeple yardım nafakasının artırılması için dava açılabilir. Ya da yardım nafakası veren kişi yaşadığı ekonomik sorunlar sebebiyle nafakanın azaltılması için dava açabilir.

“Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Dosya kapsamına göre; davalı lehine yardım nafakasına hükmedilen … 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/414, 2010/39 sayılı sayılı dosyasında da davalının yetim maaşı aldığının ve …’da hisselerinin bulunduğunun sabit olduğu davadan sonra davalı annenin sosyal ve mali durumunda iyileşme olmadığı gibi davacıların sosyal ve mali durumlarında bir kötüleşmenin bulunmadığı bu suretle nafaka yükümlüsü olan davacılar yönünden nafakanın kaldırılmasını gerektirecek bir durumun gerçekleşmediği, 74 yaşında olan ve yetim maaşı ile kirada oturan davalıya ödenen yardım nafakasının davacılar için kanuni bir ödev haline gelmiş olduğu gözetilmeden davacılar tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken davalı lehine hükmedilen yardım nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.” (Y. 3. HD., E. 2012/5724 K. 2012/10012 T. 12.4.2012).

NAFAKA ARTIRIM DAVASI GÖREVLİ MAHKEME

TMK’da düzenlenen nafakalar aile hukukundan kaynaklanır. Aile hukukundan doğan dava ve işler aile mahkemelerinde görülür. Dolayısıyla nafaka artırım davasında da görevli mahkeme aile mahkemesidir. Bu davada görev kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkeme tarafından davanın her aşamasında resen gözetilir.

“Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama usulüne dair 4787 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabı ile (3.kısım hariç) 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun kapsamındaki Aile Hukukundan doğan dava ve işler Aile Mahkemelerinde görülür.

Somut olayda, istirdadı istenilen nafaka alacağı, Türk Medeni Kanunu’nun İkinci Kitap, Birinci Kısım, İkinci Bölümünde (TMK. m.175) düzenlenmiş olup, bu niteliği itibariyle uyuşmazlığın “Aile Hukukuna” ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır. Borç, Aile Hukukundan (yoksulluk nafakası alacağı) doğduğuna göre açılan bu davaya, 4787 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince Aile Mahkemesinde bakılması gerekmektedir. Görevli mahkeme Aile Mahkemesidir.

Görev 6kamu düzenine ilişkin olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerekir.” (Y.3. HD., E. 2016/17284 K. 2018/7511 T. 3.7.2018).

NAFAKA ARTIRIM DAVASI YETKİLİ MAHKEME

Nafaka artırım davasında yetkili mahkeme nafakayı ödeyen kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. Başka bir ifadeyle nafaka artırım davası nafaka borçlusunun yerleşim yerindeki aile mahkemesinde açılmalıdır.

NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA İSPAT YÜKÜ

Nafaka artırım davasında ispat yükü ekonomik ve sosyal sebeplerle nafakanın artırılmasını talep eden taraftadır. Dolayısıyla nafaka artırımını talep eden taraf, ekonomik durumundaki değişiklikleri ispat etmelidir. Yapılan başvuru sonrasında nafakanın ne kadar artırılacağına ise hâkim karar verir.

NAFAKA ARTIRIM DAVASI ZAMANAŞIMI

Nafaka artırım davası açısından herhangi bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Mahkeme tarafından verilen nafakanın geçerli olduğu süre içinde nafaka artırım davası açılabilir. Nafaka almaya devam eden tarafın mali durumunun değiştiği ya da hakkaniyetin gerektirdiği hallerde hâkim tarafından nafaka artırımına karar verilir. Örneğin tedbir nafakası alan kişinin nafaka artırım talebi TMK m. 200’de düzenlenmiştir. Bu kapsamda koşullar değiştiğinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine kararında gerekli değişikliği yapar veya sebebi sona ermişse alınan önlemi kaldırır. Dolayısıyla nafaka artırım davasının açılması için bir zamanaşımı süresi belirtilmemiştir.

 “Hükmü davacı vekili temyiz etmektedir. TMK.nun 197/3.maddesi uyarınca; eşlerden biri haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi halinde gerekli tedbirlerin alınmasını mahkemeden isteyebilir. TMK.nun 200.maddesinde koşulların değişmesi halinde, istem üzerinde gerekli değişikliğin yapılması hususu belirtilmiş, davanın açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmamıştır. Ayrıca her davanın açıldığı günkü koşullarda değerlendirilmesi esastır. Somut olayda, tedbir nafakasının artırılmasına ilişkin hüküm 25.08.2011 tarihinde kesinleşmiş ise de, 24.09.2009 tarihinde verilen hükümle, dava tarihi olan 27.07.2007 tarihinden itibaren nafakanın aylık 225 TL’ye çıkartılmasına karar verilmiştir. Bu nedenle önceki davada nafaka 27.07.2007 tarihindeki koşullara göre takdir edilmiş olup, iş bu dava tarihine kadar geçen süre dikkate alındığında ihtiyaçların artması ve enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücünün düşmesi hususları gözönünde bulundurularak, nafakanın uygun miktarda artırılması gerekirken, yazılı gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” (Y. 3. HD., E. 2012/16964 K. 2012/22405 T. 1.11.2012).

NAFAKA ARTIŞI NEYE GÖRE YAPILIR?

Nafaka artırışı ekonomik ve sosyal durumlardaki değişiklikler sonucunda talep edilir. Bu durumu dikkate alan hâkim hakkaniyete göre bir miktar belirler. Hâkim yapacağı belirlemede talep tarihindeki koşulları göz önünde bulundurur.

İŞTİRAK NAFAKASI ARTIŞI NEYE GÖRE YAPILIR?

İştirak nafakası anne ve babanın bakım yükümlülüğünün doğal sonucudur. Dolayısıyla iştirak nafakası kamu düzenine ilişkin bir nafakadır. Taraflar talepte bulunmasa dahi hâkim kendiliğinden iştirak nafakasına hükmedebilir. İştirak nafakası miktarının neye göre belirleneceği TMK m. 330’da açıklanmıştır. Buna göre nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Ayrıca çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. Bu kapsamda iştirak nafakası artırım davasında da talep tarihindeki çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek nafaka miktarı belirlenir.

“Dava, iştirak nafakası miktarının artırılması istemine ilişkindir…

Görüldüğü üzere, iştirak nafakası miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri; diğer bir ifade ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek belirlenmesi gerekmektedir.” (Y. HGK., E. 2013/1539 K. 2015/1007 T. 11.3.2015).

GENEL BİLGİLER

NAFAKA ARTIRMA

Nafaka artırma ile ilgili hususta yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

NAFAKA ARTIŞ DAVASI

Nafaka artış davası ile ilgili hususta yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

NAFAKA ARTIŞ HESAPLAMA

Nafaka artış hesaplama ile ilgili hususta yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

NAFAKA GÜNCELLEME

Nafaka güncelleme ile ilgili hususta yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

NAFAKA ARTIRIM DAVASI ANKARA AVUKATI

Nafaka artırım davası Ankara avukatı ile ilgili hususta yukarıda yer verilen yazıda ayrıntılı değerlendirme yapılmıştır.

https://hkavukatlik.com/nisan-bozma-sebebiyle-tazminat-davasi/

https://hkavukatlik.com/seref-ve-namusa-dokunacak-soz-ve-davranislar-sebebiyle-is-sozlesmesinin-feshi/

https://hkavukatlik.com/optivo-nivolumab-sgk-iptal-davasi/

https://hkavukatlik.com/hizmet-tespit-davasi/

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir