KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA

Kamulaştırmasız el atma, idarenin kamu yararını gözeterek özel mülkiyete tabi bir taşınmazı, geçerli bir kamulaştırma kararı olmadan, malikin rızası bulunmadan ve kamulaştırma bedeli ödemeden sahiplenmesidir. İdare tarafından yapılacak kamulaştırmasız el atma işlemine karşı taşınmaz maliki tarafından kamulaştırmasız el atma davası açılmalıdır. Aşağıda kamulaştırmasız el atmanın türleri, kamulaştırmasız el atma durumunda malikin başvurabileceği yollar, kamulaştırmasız el atma davası, kamulaştırmasız el atma davası bedel tespiti gibi konularda detaylı bilgi verilecektir.

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA NEDİR?

Kamulaştırmasız el atma, idarenin kamu yararı amacıyla özel mülkiyete tabi bir taşınmazı, geçerli bir kamulaştırma kararı olmaksızın, malikin rızası aranmaksızın ve kamulaştırma bedeli ödenmeksizin kısmen veya tamamen sahiplenmesidir.

“Mülkiyet hakkı baki kalan gayrimenkul malikinin, bu hakkına dayanarak, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine her zaman meni müdahale davası açmak hakkına sahip olacağı tabiidir. Ancak yola kalbedilme neticesi eskisi gibi istifade edilebilmekten çıkan, vasfı değişen gayrimenkulün malikinin, bu hakkını kullanacak yerde, meni müdahale davası sonunda istihsal edeceği meni müdahale kararının infazındaki gerçekliği düşünerek, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrini kendiliğinden kabul ederek gayrimenkulünün bedelinin tahsilini dava edebilmesi imkanını bertaraf eden bir hükümde mevzuatımızda mevcut değildir. Gayrimenkul malikini bu şekilde bir bedel davası açabilmek imkanından mahrum etmek için bir zaruret de yoktur.”(Yargıtay İBK., E., 1956/1 K., 1956/6 T. 16.05.1956).

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA TÜRLERİ NELERDİR?

Kamulaştırmasız el atma, fiili kamulaştırmasız el atma veya hukuki kamulaştırmasız el atma şeklinde ortaya çıkabilir. Aşağıda söz konusu iki kamulaştırmasız el atma türüne ilişkin detaylı bilgi verilecektir.

            FİİLİ KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA NEDİR?

Fiili kamulaştırmasız el atma için kamulaştırma işlemi yapmaksızın veya kamulaştırma işlemine başlansa dahi usul ve esasa uygun bir şekilde tamamlanmaksızın idarenin taşınmazın tamamına veya bir kısmına fiziken el koyması ve zilyetliğinin de idareye geçmesidir. Ayrıca taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir.

“Kamulaştırmasız el atmadan (fiili el atma) söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir.” (Uyuşmazlık Mahkemesi HB., E., 2013/1479 K., 2013/1663 T. 11.11.2013).

            HUKUKİ KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA NEDİR?

Hukuki kamulaştırmasız el atma ise imar planının uzun süre uygulamaya geçirilememesi veya kamulaştırma yapılmaksızın özel mülkiyete tabi taşınmazın kullanımının engellenmesi gibi durumlarda söz konusu olur. Makul sürede programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gidilmemesi durumunda da hukuki kamulaştırmasız el atma söz konusu olur. Burada ifade edilen makul süre beş yıldır. Bunun yanında İmar Kanunu md. 18 gereğince “düzenleme ortaklık payı” için %45’i aşan kesintiler de hukuki kamulaştırmasız el atma olarak değerlendirilir.

“Uzun süre programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarenin, maliklerin taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkını belirsiz bir süre için kullanılamaz hale getirdiği, dolayısıyla maliklerin taşınmazdan mülkiyet hakkının özüne uygun şekilde yararlanma olanağı kalmadığı, taşınmaz maliklerinin mülkiyet hakkının hukuksal bir nedene dayanılmadan idarece engellendiği çok açıktır.” (Yargıtay HGK., E., 2015/441 K., 2016/123 T. 29.01.2016).

“Belediye veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazilerin dağıtımı sırasında düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışı karşılığında düzenleme ortaklık payı olarak düşünülebilir. Ancak bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenleme tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.” (Danıştay 6.D., E., 2015/9052 K., 2016/632 T. 16.02.2016).

FİİLİ KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA SAYILMAYACAK HALLER NELERDIR?

İdarenin bazı eylemleri fiili kamulaştırmasız el atma sayılmaz. Nitekim, taşınmaza kamulaştırma şerhinin konulması veya taşınmazın imar planında yol gibi yerlerde kalması halinde idare imar uygulamasında davacıya başka taşınmaz vereceği veya taşınmaz bedeli ödeyeceği için fiili el atma gerçekleşmez.

“Taşınmazın tapu kaydı üzerine Kamulaştırma Kanunu’nun 7. maddesine uygun olarak kamulaştırma şerhi konulması fiili el atma olarak kabul edilmez ve fiili el atmayı başlatmaz. Dava dilekçesinde dava konusu taşınmaza kamulaştırma şerhinin konulması tarihinde fiilen el atıldığına dair beyan da bağlayıcı olmadığı gibi el atma tarihi konusunda kanaat verici nitelikte değildir.” (Yargıtay 5. HD., E.,2002/17955 K., 2002/20473 T. 12.11.2002).

“Bir taşınmaza fiilen el atılması halinde taşınmaz bedelinin tahsili veya müdahalenin men’i davası açılabilir. Taşınmazın imar planında yolda kalması ve bu nedenle de taşınmaz üzerinde inşaat yapımı için ruhsat verilmemesi fiili el atma sayılmaz. İleride fiili imar uygulaması sırasında idarece düzenleme ortaklık payı indirildikten sonra şuyulandırma yapılmak suretiyle davacıya başka taşınmazdan verilecek veya taşınmazın bedeli ödenecektir. Bu nedenle fiili el atma bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 5. HD., E., 2005/4612 K., 2005/6655 T. 09.06.2005).

HUKUKİ KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA SAYILMAYACAK HALLER NELERDİR?

1/1000 ölçekli uygulama imar planları ile taşınmaza hukuki el atma gerçekleşse de 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliklerine dayanak hukuki el atmadan kaynaklı kamulaştırmasız el atmadan söz edilemez. Bu durumda kişiler taleplerini adli yargıda haksız fiilden kaynaklı olarak ileri sürebilirler.

“Olayda, dava konusu taşınmaza ilişkin Mahkemeye gönderilen yazı ekindeki hava fotoğrafı, 1/1000 uygulama imar planı ve 1/5000 uygulama imar planında dava konusu 341 ada 3 parsel sayılı taşınmazda hali hazırda yol yapıldığı, bir başka ifadeyle dava konusu taşınmaza fiili el atma durumunun bulunduğu görülmüştür. Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, davalı idarece kamulaştırma yapılmaksızın taşınmaz üzerinde yol yapılması suretiyle taşınmaza el atılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.” (Uyuşmazlık Mahkemesi HB., E., 2015/700 K., 2015/760 T. 30.11.2015).

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMANIN ŞARTLARI NELERDIR?

Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için kamulaştırmanın yetkili idare tarafından yapılması, taşınmazın özel mülkiyete tabi olması, el atma açısından kamu yararının bulunması, idarenin kalıcı sahiplenme iradesinin bulunması ve kamulaştırma işleminin hiç yapılmamış veya tamamlanmamış olması gerekir. Bu şartlara ilişkin detaylı açıklamalara aşağıda yer verilmiştir.

            KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMANIN KAMULAŞTIRMA YETKISI OLAN BIR IDARE TARAFINDAN YAPILMASI

            Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için işlemin kamulaştırma yetkisi olan bir idare tarafından yapılması gerekmektedir.

“5216 sayılı Kanun’un 7. Maddesinin ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev ve yetkilerine ilişkin bölümün (d) bendine ve 6360 sayılı yasa ile eklenen düzenleme uyarınca dava konusu taşınmaz üzerindeki cami ve eklentilerinin Belediye tarafından yapılmamış olsa bile husumetin ilçe belediyesine ait olduğu…” (Yargıtay 5. HD., E., 2015/27528 K., 2016/12989 T. 20.09.2016).

            KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMADA TAŞINMAZIN ÖZEL MÜLKIYETE TABİ OLMASI

Kamulaştırmasız el atmanın söz konusu olabilmesi için el atılan taşınmazın özel hukuk gerçek ya da tüzel kişisine ait olması gerekir. Kamulaştırma Kanunu md. 30’a göre idare, başka bir kamu tüzel kişisine veya kurumuna ait taşınmaza ilişkin kamulaştırma süreci yürütemez.

             KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMADA KAMU YARARI

Kamulaştırmasız el atma için kamu yararı bulunmalıdır. Anayasa md. 35’te mülkiyet hakkına kamu yararı amacıyla kanunla sınırlama getirilebileceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla, idare bir kimseyi mal ve mülkiyetinden görevlerini yerine getirmek amacıyla ve kamu yararını gözeterek yoksun bırakabilir.

“Kamulaştırmanın imar planına ya da kamu yararı kararına dayalı olarak idarelerin görmekle yükümlü bulundukları görevleri yerine getirmek amacıyla ancak kamu yararı amacıyla yapılabileceği, İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme ve AİHM çeşitli kararlarında belirtildiği üzere herhangi bir kimsenin ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine göre mal ve mülkünden yoksun bırakılabileceği ve imar planında konut alanı olarak belirlenen bir taşınmazdaki bu kullanım türünü davacının da uygulamaya geçirebileceği göz önüne alındığında sadece kentsel dönüşüm ve gelişim alanında kaldığından bahisle taşınmazın kamulaştırılamayacağı sonucuna ulaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.” (Danıştay 6.D., E., 2012/3492 K., 2013/5107 T. 23.03.20139).

            KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMADA İDARENIN KALICI OLARAK SAHIPLENME IRADESI

Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için idarenin taşınmaza eylemli olarak el koyup malikinin kullanımını yasaya aykırı şekilde tamamen ortadan kaldırması ve bu durumun kalıcı olması gerekir. Bu sebeple kamulaştırmasız el atmanın varlığı için idarenin sahiplenmesi ve bunun sürekli olması gerekir. Taşınmaza geçici olarak el konulması kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirilemez.

“Bir taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından söz edilebilmesi için öncelikle idarenin o taşınmaza eylemli olarak el koyup malikinin kullanımını yasaya aykırı şekilde tamamen ortadan kaldırması ve bu durumun kalıcı olması şarttır.” (Yargıtay HGK., E., 2010/5-662 K., 2010/651 T. 15.12.2010).

            KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMADA KAMULAŞTIRMANIN HIÇ YAPILMAMIŞ VEYA TAMAMLANMAMIŞ OLMASI

Kamulaştırmasız el atma için kamulaştırma hiç yapılmamış veya tamamlanmamış olmalıdır. Uzun yıllar programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen idare pasif ve suskun kalmak ve işlem tesis etmemek suretiyle taşınmaza müdahale etmektedir. İdarenin söz konusu eylemi mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip bulunan kamulaştırmasız el atmadır.

“Uzun yıllar programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip bulunan kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığı için yeterli bulunduğu, her türlü izahtan varestedir.” gerekçesiyle söz konusu uyuşmazlıkları “kamulaştırmasız el koyma” kapsamında değerlendirmiş ve idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibinin, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyulan mülkiyetin bedele çevrilmesini, bir başka anlatımla idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği sonucuna varmıştır.” (Danıştay 6.D., E., 2015/1565 K., 2016/1022 T. 08.03.2016).

MALİKİN KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMADA BAŞVURABİLECEĞİ HUKUKI YOLLAR NELERDİR?

Malik kamulaştırmasız el atmaya dair el atmanın önlenmesi, el atılan taşınmazın bedeline dair tazminat ve ecrimisil taleplerinde bulunabilir. Malik, idare tarafından kamulaştırmasız el atılan taşınmazına ilişkin kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi davası açarak idarenin bu müdahalesinin sona erdirilmesini talep edebileceği gibi idare tarafından yapılan bu müdahaleyi kabul edip taşınmazın bedeline dair idareye karşı bedel tespitine ilişkin tazminat davası da açabilir. Her iki dava sürecinde de şartlarının oluşması halinde ecrimisil bir diğer deyişle haksız işgal tazminatı da talep edilebilir.

“Gayrimenkulü istimlak edilmeksizin Devlet veya diğer bir amme hükmi şahsiyeti tarafından yola kalbedilen şahsın mülkiyet hakkı baki kaldığı cihetle her zaman dava açarak gayrimenkulüne bu suretle vaki müdahalenin menini isteyebileceği, ancak dilerse bu yola başvurmayıp, mülkiyet hakkının gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyetine devrine razı olarak gayrimenkulünün bedelini dava edebilmesinin de mümkün olduğu yolundaki mütevassıt hal şekli ittifakla kabul edilmiş,” (Yargıtay İBK., E., 1956/1 K., 1956/6 T. 16.05.1956).

            KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI (MEN’I MÜDAHALE)

Malik, idare tarafından mülkiyet hakkına ilişkin hak ve yetkilerinin kısıtlanması sonucunda mahkemeden kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi davasıyla idarenin taşınmazdaki varlığına son verilmesini talep edebilir. Malik, kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi davasını açtıktan sonra davasını bedele ilişkin tazminat davasına dönüştürebilir veya kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi ve taşınmaz bedelinin tespitine ilişkin tazminat taleplerini terditli olarak öne sürebilir. Ayrıca kamulaştırmasız el atmanın önlenmesine dair kesin karar bedele ilişkin tazminat davası açmaya engel teşkil etmez.

“Kamulaştırmasız el atma müessesesi mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olmakla birlikte, çağdaş bir yaklaşımla ve sosyal devlet ilkesi gereği olarak uygulamada, taşınmaz malikine, dava yoluyla mülkiyetin bedele çevrilmesi ya da idarenin hakkın özünü zedeleyen el koyma eylemine son verilmesi yolu açılmıştır. Kamulaştırmasız el atma hâlinde kamu kurumu, Kamulaştırma Kanunu’na uygun hareket etmeden, ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmaktadır. Bu bakımdan dava, mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır.” (Yargıtay HGK., E., 2017/2031 K., 2021/268 T. 16.03.2021).

            KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA NEDENIYLE TAZMINAT DAVASI

Malik, idarenin kamulaştırmasız el atmasına rıza göstererek taşınmazın bedelinin tespitiyle tazminat talep edebilir. Nitekim uzun yıllar önce kamu hizmetine geçirilmiş ve idare tarafından kullanılmakta olan taşınmaza dair kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi davası açmak yerine tazminat talep etmek malik için daha faydalı olabilir.

“Usulü dairesinde verilmiş bir kamulaştırma kararı olmadan ve bedeli ödenmeden taşınmazına el konulan kimse, ilgili kamu tüzel kişisi aleyhine el atmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, değer karşılığının verilmesini de isteyebilir. Kamulaştırmasız el atma halinde kamu kurumu, Kamulaştırma Kanunu’na uygun hareket etmeden, ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Bu bakımdan dava, mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır.” (Yargıtay HGK., E., 2006/5-291 K., 2006/267 T. 03.05.2006).

“Dava, kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi ve ecrimisil mümkün olmadığı takdirde kamulaştırmasız el atma bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteminin reddine, taşınmaz bedelinin tahsili davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.” (Yargıtay 5. HD., E., 2012/6572 K., 2012/10511 T. 22.05.2012).

            KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMANIN ÖNLENMESI ECRIMISIL TALEBI (HAKSIZ IŞGAL)

Ecrimisil, mal sahibinin haksız işgal sebebiyle uğradığı zarar ve mahrum kaldığı gelirin karşılığı olan tazminattır. Kamulaştırmasız el atmada ecrimisil, idarenin taşınmazı işgal etmesinden dolayı ödemesi gereken kira karşılığıdır. Ecrimisil talebi, kamulaştırmasız el atmanın önlenmesinin ve kamulaştırmasız el atma bedelinin talep edildiği davada istenebileceği gibi yalnız da istenebilir.

“Keşif tarihi itibarıyla haksız işgale son verildiği dikkate alınarak el atmanın önlenmesi davası konusuz kaldığından, bu husustan karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama giderlerinin davalı idare üzerinde bırakılmasına, ecrimisil istemi yönünden ise dava konusu taşınmazın arsa olduğu dikkate alınarak nasıl ve ne şekilde kiraya verileceği araştırılıp, yakın bölgede kiraya verilen taşınmazlara ilişkin emsal kira sözleşmeleri getirtilerek, bilirkişi kurulundan 01.05.2011 tarihi ile dava tarihi olan 12.10.2011 tarihleri arasındaki dönem için ecrimisil hesabı yönünden ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi gereğince bozulmasına…” (Yargıtay 5. HD., E., 2014/4640 K., 2014/19132 T. 30.06.2014).

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVASINDAN ÖNCE İDAREYLE UZLAŞMA ŞARTI ARANIR MI?

Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. Maddesi uyarınca, 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında yapılan el atmalar hariç, dava yoluna gidilmeden önce uzlaşma için idareye başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır.

“Kamulaştırma Kanunu’nun geçici 6. maddesinin 1. fıkrası ile “09/10/1956 tarihi ile 04/11/1983 tarihi arasında” fiilen kamulaştırmasız el atılan taşınmazlara ilişkin açılacak davalarda dava açılmadan önce uzlaşma usulünün uygulanmasının dava şartı olarak düzenlendiği, somut olayda el atma tarihi ve dava tarihi dikkate alındığında uzlaşma şartı yerinde getirilmeden tazminat davası açıldığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-3 maddesi uyarınca davanın reddine dolayısıyla yeniden esas hakkında karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.” (Yargıtay 5. HD., E., 2020/10935 K., 2021/3152 T. 10.03.2021).

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVASINDA BEDEL TESPİTİ

Bedel tespiti, mahkemenin kararıyla aralarında gayrimenkul uzmanı da bulunan bilirkişi kurulu tarafından yapılır. Bilirkişi incelemesinde, taşınmazın dava tarihindeki türü, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde elde edilebilecek net geliri, emsal satış bedelleri de göz önünde bulundurularak taşınmazın gerçek bedeli tespit edilir.

“Mülkiyet hakkı engellenen davacıya mülkiyetin bedele çevrilmesi yoluyla tazminat ödenecek ise de; İdare Mahkemesince, öncelikle dava konusu taşınmazın en son yürürlükte olan nazım ve uygulama imar planındaki güncel hali ile davacıların söz konusu taşınmazla mülkiyet ilişkisinin devam edip etmediği tespit edilerek ve sorumlu idare belirlenerek, taşınmazın uygulama imar planındaki güncel fonksiyonuna göre; aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi kurulunca yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle, taşınmazın dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri , özel amacı olmayan emsal gerçekleşmiş satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek karar verilmesi gerekmektedir.” (Danıştay 6.D., E. 2021/5590 K., 2022/7356 T. 22.06.2022).

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVASINDA DAVACI

Kamulaştırmasız el atma davalarında davacı taraf mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmazın maliki ya da bu malikin halefleridir.

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVASINDA DAVALI

Kamulaştırmasız el atma davasında davalı, kamulaştırma yapmaksızın özel mülkiyete tabi taşınmazı sahiplenen idaredir.

“Mahkemece imar planında kreş alanı ve trafo alanında kalan taşınmazı kamulaştırmaya sorumlu idare belirlenip hasım mevkiine alınarak davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.” (Danıştay 6. D., E., 2015/6008 K., 2015/6226 T. 22.10.2015).

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVASINDA YETKİLİ MAHKEME

Kamulaştırmasız el atma davasında yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME

Kamulaştırmasız el atma davasında görevli mahkeme ise hukuki el atma için 26.11.2022 tarihli Vergi Usul Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla fiili el atmada olduğu gibi adli yargı olarak değiştirilmiştir. Bu Kanun yayımlanmadan önce ise hukuki el atmaya ilişkin davalar idari yargıda görülmekteydi. Böylece her iki el atma türünde de görevli mahkeme Kanun’un yürürlük tarihinden itibaren asliye hukuk mahkemesi olmuştur.

“İdarenin kişilerin taşınmazlarına eylemli olarak el atıp tamamen veya kısmen kullanılmasına engel olmasından kaynaklanan tazminat davalarında adli yargı görevli olduğundan eldeki davaya da adli yargı mercilerince bakılması gerekir.” (Yargıtay HGK., E., 2014/84 K., 2015/1479 T. 03.06.2015).

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVASINDA ZAMANAŞIMI

Kamulaştırmasız el atma davasında malikin Anayasa tarafından güvence altına alınan mülkiyet hakkı zarar görmektedir. Bu sebeple, kamulaştırmasız el atma veya bedele ilişkin tazminat davasında idare aleyhine hukuki yollara başvurulabilmesi için hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Ancak 09.10.1956 tarihinden önceki kamulaştırmasız el atmalara ilişkin zamanaşımı hükümleri uygulanmaktadır.

“Kamulaştırmasız el atma davalarında 2942 sayılı eklenen geçici 6. madde uyarınca 09.10.1956 tarihinden sonraki el atmalarda herhangi bir zamanaşımı söz konusu olamayacağından kamulaştırmasız el atılan yapı ve ağaçların bedeline hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 5.HD., E., 2011/21538 K., 2012/5025 T. 19.03.2012).

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVASINDA FAİZ

Kamulaştırmasız el atma davasında ilam kesinleşene kadar yasal faiz, kesinleştikten sonra ise kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı talep edilebilir. Faizin başlangıç tarihi ise dava tarihidir.

“Kesinleşmemiş olan bir ilama dayalı icra takibine konu edilen alacak, açıklanan şekilde “kesinleşmiş alacak” niteliğinde olmadığından, böylesi bir ilama dayalı olarak yapılan icra takibinde takip alacaklısı, ilamın kesinleşeceği tarihe kadar sadece ve ancak, takibin dayanağı ilamdaki hüküm çerçevesinde faiz isteminde bulunabilir. Eldeki davanın konusunu oluşturan takip dayanağı ilamda, kamulaştırma bedelinin …-TL artırılmasına, bu miktarın, tapunun davalı idareye intikal ettiği 07.07.2000’den itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline hükmedilmiştir. İcra takibinin yapıldığı 12.04.2004 tarihi itibariyle, söz konusu ilam kesinleşmiş değildir. Dolayısıyla, takip tarihinden, dayanak ilamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için ilam uyarınca yasal faizin; kesinleşme tarihinden sonraki dönem İçin ise, Anayasa’nın 17.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4709 sayılı Kanun ile değişik 46/son maddesi uyarınca, kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerekir.” (Yargıtay HGK., E., 2006/1235 K., 2006/150 T. 12.04.2006).

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVASINDA YARGILAMA GIDERLERI VE VEKÂLET ÜCRETI

1983 yılından sonraki kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan davalarda vekâlet ücretleri ve yargılama giderleri nispi olarak belirlenmektedir. 1956 ile 4.11.1983 arasında ise maktu olarak belirlenmektedir.

KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVASINDA KARAR KESİNLEŞMEDEN İCRAYA KONULABİLİR Mİ?

Anayasa Mahkemesi, Kamulaştırma Kanunu Geçici md. 14’ün kararın kesinleşmeden icraya konulamayacağına dair hükmünü bedel veya tazminatın elde edilmesini geciktirerek malik için ciddi bir külfet oluşturduğu ve malikin kişisel yararı ile kamu yararı arasındaki dengeyi malik aleyhine bozduğu gerekçesiyle iptal etmiştir. Böylece kamulaştırmasız el atma veya bedele ilişkin tazminat davalarında verilen kararlar kesinleşmeden icraya konulabilirler.

“Bununla birlikte dava ve itiraz konusu kuralların Anayasa’da kamulaştırma için öngörülmüş hükümlere uyulmaksızın fiilî bir el atma niteliğinde olan kamulaştırmasız el atmalardan kaynaklanan bedel ve tazminat alacaklarına ilişkin olduğu da gözetildiğinde fiilî bir müdahale nedeniyle mülkiyet hakkı ihlâl edilmiş malikin bu zararının telafi edilmesi amacıyla hükmedilmiş bedel veya tazminat alacağına ilişkin mahkeme kararının icra takibine konu olabilmesi için kesinleşmiş olması şartını araması, malik lehine hükmedilen bedel veya tazminata kavuşmanın gecikmesine neden olmak suretiyle malike aşırı bir külfet yüklemekte ve kamu yararı ile kişisel yarar arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi malik aleyhine bozmaktadır. Bu yönüyle kuralların ulaşılmak istenen amaç ile orantılı olmadığı anlaşılmaktadır.” (Anayasa Mahkemesi E., 2019/89 K., 2021/10 T. 04.02.2021).

Benzer yazılar için bkz.

https://hkavukatlik.com/muris-muvazaasi-sebebiyle-tapu-iptal-ve-tescil-davasi/

https://hkavukatlik.com/ecrimisil-haksiz-isgal-davasi/

https://hkavukatlik.com/imfinzi-ilaci-sgk-davasi/

https://hkavukatlik.com/muris-muvazaasi-davasi/

https://hkavukatlik.com/miras-sebebiyle-istihkak-davasi/

https://hkavukatlik.com/onalim-hakki-davasi/

https://hkavukatlik.com/olunceye-kadar-bakma-sozlesmesiyle-muris-muvazaasi/

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir