ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ

Acentelik sözleşmesinin sona ermesi, son zamanlarda sıklıkla karşılaşılan hukuki bir uyuşmazlıktır. Nitekim günümüzde acentelik sözleşmelerinin artmasıyla beraber acentelik sözleşmesinin sona ermesine dair uyuşmazlıklar da azımsanmayacak derecede artmıştır. Acentelik sözleşmesinin sona ermesi halinde acente ve müvekkilin nasıl bir yol izlemesi gerektiği oldukça önemlidir. Yazımızda önce acentelik sözleşmesi hakkında genel bilgiler verilecek, ardından acentelik sözleşmesinin sona ermesi halleri ile acentelik sözleşmesinin sona ermesine bağlanan hukuki sonuçlara değinilecektir.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİ NASIL YAPILIR?

Acentelik sözleşmesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) md. 102-124 arasında düzenlenmektedir. Acentelik sözleşmesi, acentenin belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak müvekkilini ilgilendiren sözleşmelere aracılık etmesi veya bunları müvekkili adına yapması adına kurulan sözleşmedir. Acentelik sözleşmesi her iki tarafa borç yükleyen sürekli edimli bir sözleşmedir. Taraflar için sürekli bir borç ilişkisinin doğmasına sebep olur.

Acentelik sözleşmesi belirli süreli veya belirsiz süreli olarak kurulabilir. Acentelik sözleşmesini belirli veya belirsiz süreli kurulması acentelik sözleşmesinin sona ermesi açısından önem taşır. Acentelik sözleşmesinin belirli süreli olarak kurulması için sözleşmede süreye ilişkin kayıt yer almalıdır. Bu kapsamda acentelik sözleşmesi 1 yıl, 2 yıl olarak kurulabileceği gibi hasat zamanı, yaz sezonu vb. gibi dönemler için de kurulabilir.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİ YAPILIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

TTK’da acentelik sözleşmesi açısından herhangi bir şekil şartı aranmamaktadır. Ancak bazı yetkilerin kullanılabilmesi veya bazı hakların tanınabilmesi adına acentelik sözleşmenin yazılı yapılması gerekir. Bu durumlara, acenteye tekel hakkı verilmesi, acenteye sözleşme yapma yetkisi verilmesi, acenteyle rekabet yasağı anlaşması yapılması örnek verilebilir.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNDE ZAMANAŞIMI VAR MIDIR?

TTK’da acentelik sözleşmesi açısından zamanaşımı süresi düzenlenmemiştir. Ancak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) md. 147/5’de acentelik sözleşmesinden doğan alacaklar açısından beş yıllık zamanaşımının uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu sebeple acentelik sözleşmesinin sona ermesi durumunda taraflar beş yıllık zamanaşımı süresi içerisinde hukuki yollara başvurabilirler.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ SEBEPLERİ

Acentelik sözleşmesinin sona ermesi birçok farklı şekilde gerçekleşebilir. Bunlar aşağıda, acentelik sözleşmesinin fesihle sona ermesi, acentelik sözleşmesinin kendiliğinden sona ermesi ve acentelik sözleşmesinin diğer sona erme sebepleriyle sona ermesi şeklinde üç ana başlıkta incelenecektir.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN FESİHLE SONA ERMESİ

Belirli süreli de olsa belirsiz süreli de olsa tek taraflı fesih beyanı ile acentelik sözleşmesinin sona ermesi sağlanabilir. Acentelik sözleşmesi sürekli edimli bir sözleşmedir. Fesih beyanı ise taraflara sürekli edimli borç ilişkilerinde tek taraflı irade beyanı ile sözleşmeyi sona erdirme imkânı sağlar. Böylece tek taraflı fesih beyanıyla acentelik sözleşmesi sona erdirilebilir. Acentelik sözleşmesinin fesihle sona ermesi için iki farklı yol bulunur. Bunlar olağan fesih ve olağanüstü fesihtir.

 

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN OLAĞAN FESHİ

Belirsiz süreli sözleşmelerde taraflara tek taraflı irade beyanı ile ihbar süresine uyarak herhangi bir sebebe dayanmadan sözleşmeyi feshetme hakkı tanınır. Buna “olağan fesih” denir. Olağan fesih haklı bir sebebe dayanmadan ihbar süresine riayet ederek sözleşmeyi feshetme usulüdür. Bu usul sadece belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin sona ermesi açısından uygulanabilir. Söz konusu şartlara uyulması durumunda acentelik sözleşmesinin sona ermesi sağlanabilir.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN OLAĞAN FESHİ NASIL YAPILIR?

Acentelik sözleşmesinin sona ermesi açısından fesih beyanı tek taraflı bir beyan olup karşı tarafa varması ile hüküm ve sonuçlarını doğurur. Bu yönüyle fesih beyanının karşı tarafça öğrenilmesi veya kabul edilmesi gerekmez. Fesih beyanı karşı tarafa yöneltilirken herhangi bir açıklama yapılması zorunlu değildir. Ancak Yargıtay, acentelik sözleşmesinin olağan feshinde dürüstlük kurallarına aykırı feshin önüne geçmek maksadıyla haklı sebebin varlığını aramaktadır.

“…Anılan fesih ihbarnamesinde davalı tarafça sözleşmenin 19. maddesi uyarınca herhangi bir sebep bildirmeden tek taraflı fesih hakkının bulunduğu ve bu hakkın kullanıldığı belirtilmiş ve sözleşmenin anılan maddesinde de ”… Şirket, acentelik sözleşmesini herhangi bir sebep göstermeksizin 15 gün önceden diğer tarafa iadeli taahhütlü bir mektup göndererek veya noterden ihtarname göndermek suretiyle her zaman feshedebilir…” hükmünün düzenlendiği anlaşılmıştır. Ancak, Dairemizin ilamında da belirtildiği üzere sözleşmede böyle bir hüküm bulunması halinde dahi davalının sözleşmeyi feshetmesi için haklı bir sebebin bulunması gerekmekte olup, davalıya tek yanlı olarak böyle bir hak tanınamayacağından hiçbir haklı sebep gösterilmeksizin tek yanlı olarak sözleşme feshedilemez…” (Yargıtay 11.HD 2016/7313 E., 2017/2727 K., 09.05.2017 T.).

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN OLAĞAN FESHİNİN ŞEKLİ

Acentelik sözleşmesinin sona ermesi açısından fesih ihbarı sözleşmenin ne zaman sona ereceğini belirli ve kesin bir şekilde açıklayan iradeyi içermelidir. Acentenin tacir olduğu durumlarda TTK md. 18/3 gereğince fesih beyanının noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılması gerekir.

“Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya sözleşmeyi feshetmek amacıyla yapılan ihtar veya ihbarların geçerli olması için noter marifetiyle veya iade-i taahhütlü mektupla ya da telgrafla yapılması şarttır.” (Yargıtay 19. HD 2005/6939 E., 2006/2620 K., 16.03.2006 T.).

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN OLAĞAN FESHİNDE İHBAR SÜRESİ

Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Bu kapsamda belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin sona ermesi için taraflardan her birinin 3 aylık sürede karşı tarafa ihbarda bulunması gerekir. Bu 3 aylık sürede acentelik sözleşmesi halen ayaktadır. Taraflar sözleşme ile 3 aylık süreyi kısaltamazlar.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN OLAĞANÜSTÜ FESHİ

Acentelik sözleşmesi olağanüstü fesih yöntemiyle de sona erdirilebilir. Olağanüstü feshi olağan fesihten ayıran noktalar bulunmaktadır. Bunlar, olağanüstü feshin hem belirli hem de belirsiz süreli sözleşmelerde uygulanabilmesi, olağanüstü fesihte kanundan veya sözleşmeden kaynaklanan haklı bir fesih sebebinin aranması ve olağan fesihte bulunan ihbar süresinin olağanüstü fesih yolunda bulunmamasıdır. Acentelik sözleşmesinin sona ermesi açısından olağanüstü fesihte fesih beyanı karşı tarafa ulaştığında hüküm doğurur.

“…Yenilik doğuran hakkın kullanılmasıyla ortaya çıkan hukuki sonuç herkes için geri dönülmez bir biçimde meydana gelir. Bu sebeple fesih beyanı da karşı tarafa ulaştıktan sonra artık geri alınamaz. İhbar süreli fesih bakımından da fesih hakkı, fesih beyanı karşı tarafa ulaştığı andan itibaren geçerli olmak üzere kullanılmıştır.” (Yargıtay 19. HD. 2016/5707 E., 2016/12723 K., 28.09.2016 T.).

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN OLAĞANÜSTÜ FESHİNDE HAKİMİN TAKDİR YETKİSİ

Yargıtay, acentelik sözleşmesinin olağanüstü feshinde haklı sebebin varlığını aramaktadır. Haklı sebep ise somut olayın koşullarına göre hakim tarafından değerlendirilmelidir. Bunun için mahkeme ileri sürülen sebeplerin gerçekten mevcut olup olmadığı ve haklı bir sebep teşkil edip etmediği konusunda yeterli araştırma yapmalıdır.

“…Davalı, sözleşmeyi haklı sebeplerle feshettiğini ileri sürmüş ise de mahkemece davalının ileri sürdüğü sebeplerin gerçekten mevcut olup olmadığı ve haklı bir sebep teşkil edip etmediği konusunda yeterli araştırma yapılmamış, salt sözleşmeyle kendisine tanınan tek taraflı fesih hakkı olduğu ve feshin de sözleşmeye uygun yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 6762 Sayılı TTK 133. maddesi uyarınca, muhik sebeplerin varlığı halinde sözleşme her zaman feshedilebilecek olduğuna göre, mahkemece öncelikle davalının fesih için ileri sürdüğü sebeplerin muhik sebep olup olmadığı hususu değerlendirilerek haklı ya da haksız feshin varlığının tespiti gerekmekte olup davacı yararına bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 11. HD. 2016/9009 E., 2018/3615 K., 16.05.2018 T.).

ACENTENİN ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİ OLAĞANÜSTÜ FESHİ

Acente, müvekkilin sözleşmeye ilişkin yükümlülüklerini önemli derece ihmal etmesi, müvekkilin hiçbir haklı gerekçesi olmadan bulunan müşterilerle sözleşme imzalamaması, ücretinin hiç veya zamanında ödenmemesi, müvekkilin kendisine tahsis edilmiş bölgedeki müşterilerle doğrudan iletişime geçmesi durumunda acentelik sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir. Ancak Yargıtay, acentelik sözleşmesinin sona ermesi açısından haklı sebebin varlığı ve geçerliliğini her somut olay bakımından ayrı ayrı değerlendirmektedir.

MÜVEKKİLİN ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİ OLAĞANÜSTÜ FESHİ

Müvekkil ise yaptığı işlemlerle itibarını sarsması, haksız rekabet etmesi, asılsız ve mesnetsiz haberlerle kendisine zarar vermesi, tahsil ettiği paraları göndermemesi veya verimsiz çalışma gibi hallerde acentelik sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir. Müvekkil açısından acentelik sözleşmesinin sona ermesi adına haklı sebebin varlığı her somut olay bağlamında ayrı ayrı incelenmelidir.

“Sözleşme Yapma ve Prim Tahsiline Yetkili Acentelik Sözleşmesi’nin prim tahsili ve …’a ödenmesine dair 5.8. maddesiyle acentenin, bir hafta boyunca tahsil ettiği primlerin, komisyon ve kendi tanzim ettiği poliçe, tecitname, zeyilnamelerle ilgili vergileri düştükten sonra kalan kısmını, en geç ertesi haftanın son gününün bitimine kadar her bir poliçe belirtilerek …’a intikal ettireceği; sözleşmenin sona ermesinin düzenlendiği 11…. maddesinde acentenin sözleşme hükümlerine uymaması halinde …’ın herhangi bir bildirim yapmaksızın sözleşmeyi derhal feshedebileceği kararlaştırılmıştır. Bu durumda somut olayda davacı acentenin uhdesinde tuttuğu prim miktarı gözetildiğinde, acentenin üzerine düşen edimi gereği gibi ifa etmediği, bu durumun sözleşmeye aykırılık niteliği taşıdığı sabit olduğundan, mahkemece davalı … şirketi’nin acentelik sözleşmesini haklı olarak feshettiği ve bu sebeple davacının portföy tazminatı talep edemeyeceği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 11. HD. 2016/13106 E., 2018/487 K., 22.01.2018 T.).

“… Taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının vadesi gelmiş ödemelerini geciktirdiği, davacının hasar/prim oranının son derece yüksek olduğu ve bu oranın da davacının verimsiz çalıştığına delalet ettiği, bu durumda davalının gerek sözleşmenin gerekse kanunun ilgili hükümleri uyarınca sözleşmeyi haklı sebeple feshettiği, bu sebeple davacının davalıdan maddi ve manevi tazminat alacağına hak kazanamadığı, ayrıca yargılama aşamasında acentelik sözleşmesinin teminatı olarak verilen teminat mektubunun iade edildiği ve ipoteğin kaldırıldığı gerekçesiyle davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, konusuz kalan taleplere dair karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.” (Yargıtay 11. HD. 2016/5249 E., 2017/7308 K., 18.12.2017 T.).

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNDE FESHİN GEÇERSİZ OLMASI

Acentelik sözleşmesinin olağan feshinde, ihbar sürelerine riayet edilmediğinde fesih geçersizdir. Ayrıca acentelik sözleşmesinin olağan ve olağanüstü feshinde dürüstlük kurallarına uymayan veya hakkın kötüye kullanımını teşkil eden fesihler geçersizdir. Geçersiz bir fesih ile acentelik sözleşmesinin sona ermesine sebebiyet verilse de ihbar süresine riayet edilmemesinden kaynaklı tazminat veya dürüstlük kurallarına veya hakkın kötüye kullanımına dayalı tazminat talep edilebilir.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN KENDİLİĞİNDEN SONA ERMESİ

Acentelik sözleşmesi kendiliğinden sona erebilir. Nitekim, sözleşme süresinin sona ermesi, müvekkilin veya acentenin iflası, ölümü veya kısıtlanması halinde sözleşme kendiliğinden sona erer.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİ SÜRESİNİN SONA ERMESİ

Süre sebebiyle acentelik sözleşmesinin sona ermesi için sözleşmenin belirli süreli yapılması ve süresinin dolması gerekir. Bu kapsamda, sürenin sona ermesi ve tarafların sözleşmeyle üstlendikleri sorumluluklara devam etmeyeceklerine yönelik iradeleri yeterlidir. Ancak taraflar sürenin sona ermesine karşın sessiz kalır ve sözleşmesel edimlerini yerine getirmeye devam ederlerse sözleşme TTK md. 121/2 gereğince belirsiz süreli acentelik sözleşmesine dönüşür.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN İFLAS DURUMUNDA SONA ERMESİ

Müvekkil veya acenteden birinin veya ikisinin iflası acentelik sözleşmesini sona erdirir. Zira iflas müvekkil ve acentenin kendi malvarlıkları üzerindeki tasarruf, hak ve yetkilerini ortadan kaldırır.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN ÖLÜM HALİNDE SONA ERMESİ

Acentelik sözleşmesi kişisel özelliklerin ön planda olduğu sözleşme türlerindendir. Bu sebeple taraflardan birinin ölümü halinde acentelik sözleşmesi kendiliğinden sona erer. Tüzel kişi olan taraf veya taraflar açısından ise tüzel kişiliğin sicilden terkiyle acentelik sözleşmesi kendiliğinden sona erer. Tasfiye sürecinde ise tüzel kişilik ayakta olduğundan sözleşme ayakta kalmaya devam eder. Dolayısıyla acentelik sözleşmesinin sona ermesi açısından ölüm veya sicilden terkin de önemlidir.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN KISITLANMA HALİNDE SONA ERMESİ

Taraflardan birinin kısıtlanması acentelik sözleşmesinin bağımsızlık unsurunu zedeler. Bu durumda TTK md. 121/3 gereğince taraflardan biri kısıtlandığında acentelik sözleşmesi kendiliğinden sona erer.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN DİĞER SONA ERME HALLERİ

Acentelik sözleşmesinin fesihle veya kendiliğinden sona erme halleri dışında diğer sona erme sebepleri başlığı altında ise ikale yolu ile acentelik sözleşmesinin sona ermesi ve sözleşme imzalandıktan sonra ortaya çıkan sonraki imkansızlıkla acentelik sözleşmesinin sona ermesi incelenecektir.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN İKALE İLE SONA ERMESİ

Taraflar sözleşme özgürlüğü gereğince yapmış oldukları sözleşmeleri başka bir sözleşme yaparak her zaman ortadan kaldırabilir. İkale yoluyla acentelik sözleşmesinin sona ermesi ise hem belirli hem belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin yapılacak yeni bir sözleşme ile sona erdirilmesidir.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN SONRAKİ İMKANSIZLIKLA SONA ERMESİ

Acentelik sözleşmesinin sona ermesine sebebiyet veren son hal ise sonraki imkansızlıktır. TBK md. 136’da acentelik sözleşmesi gibi karşılıklı edimler içeren sözleşmelerde bir tarafın borcunu ifasında imkansızlığın meydana gelmesi halinde diğer tarafın da sözleşmeye ilişkin borcunun sona ereceği düzenlenmiştir. Böyle bir durum gerçekleştiğinde acentelik sözleşmesi kendiliğinden sona erer.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİNİN SONUÇLARI

ACENTELİK SÖZLEŞMESİ SONA ERDİĞİNDE ÜCRETLERİN ÖDENMESİ

Müvekkilin acentelik sözleşmesindeki en temel borcu ücret ödeme borcudur. Müvekkil, acentenin ücretini doğduğu tarihten itibaren en geç 3 ay içinde ödemelidir. Her halde ise acentelik sözleşmesi sona erdiğinde ödemelidir. Acentenin sözleşmesinin sona ermesi durumunda ücret kazanılması için kurulan sözleşmelerde acentenin ciddi derecede etkisinin bulunması veya bunlara aracılık etmesi gerekir. Kazanılacak ücret acentenin katkısına göre oransal olarak belirlenir.

ACENTENİN MAL VE BELGELERİ İADE ETME YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Acente, acentelik sözleşmesi kapsamında faaliyetlerini icra ederken birtakım belge ve mallar alır. Bu belge ve malları acentelik sözleşmesinin sona ermesiyle müvekkiline teslim etmesi gerekir.

ACENTENİN TEMSİL YETKİSİ NASIL SONA ERER?

Acente müvekkil adına sözleşme yapabilmesi için yazılı şekilde yetkilendirilmelidir. Acentelik sözleşmesinin sona ermesi durumunda temsil yetkisi de sona erer.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİ SONA ERDİĞİNDE TAZMİNAT

Acentelik sözleşmesinin sona ermesiyle iki ayrı tazminat gündeme gelir. İlki TTK md. 121’den kaynaklanan ve haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uyulmadan fesheden tarafın başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle karşı tarafın uğradığı zarara karşılık ödeyeceği tazminattır. İkincisi ise TBK’dan kaynaklanan ve sözleşmenin tam olarak gerçekleştirildiği varsayılarak alacaklının malvarlığının durumu ile sözleşmeye aykırı ifa sonucu oluşan durum arasındaki farkın tazminidir. Bu tazminat genel hükümlere dayanan tazminat olarak adlandırılır ve müspet zararın tazminidir.

ACENTELİK SÖZLEŞMESİ SONA ERDİĞİNDE ACENTENİN REKABET YASAĞI

Sözleşme ilişkisi devam ettikçe acentenin müvekkiliyle rekabet etmeme borcu bulunur. Bu borç TTK md. 109/1 ve md. 104’ten kaynaklanır. Rekabet yasağı kural olarak sözleşme süresince geçerlidir. Acentelik sözleşmesinin sona ermesine rağmen rekabet yasağının devam etmesi için sözleşmede yazılı bir kayıt bulunmalıdır.

ACENTENİN DENKLEŞTİRME TAZMİNATI DAVASI

Acentelik sözleşmesinin sona ermesi durumunda acentenin denkleştirme tazminatı davası gündeme gelir. Bu konuya ilişkin detaylı bilgilere yer verdiğimiz yazımıza buradan erişebilirsiniz.

Benzer yazılar için bkz.

https://hkavukatlik.com/memurun-ticaret-yapmasi/

https://hkavukatlik.com/kambiyo-senedi-sebebiyle-menfi-tespit-davasi/

https://hkavukatlik.com/haksiz-rekabet-davalari/

https://hkavukatlik.com/ticaret-unvaninin-korunmasi/

“ACENTELİK SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ” için 1 yorum

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir