EL KONULAN SİLAHLARIN SATIŞI DAVASI

El konulan silahların satışı davası, çeşitli sebeplerle el konulduktan sonra Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından satışı yapılan silah, şarjör ve fişeklere ilişkin bedellerin ödenmesi talebinin reddine karşı açılan davadır. El konulan silahların satışı davası bakımından hak sahipleri, kendilerine ait olup tam ve sağlam bir şekilde teslim ettikleri silahlar ile bunların şarjör ve fişeklerine ilişkin güncel bedellerin ödenmesine yönelik başvurularının reddine ilişkin idari işlemin iptalini ve silah, şarjör ve fişeklere ilişkin güncel bedellerin işlemiş yasal faiziyle beraber tahsilini talep edebilirler. El konulan silahların satışı davası için idare hukukuna hâkim avukatlardan destek alınması hak kayıplarını önleyecektir.

EL KONULAN SİLAHLARIN RAYİÇ BEDELLERİNİN ÖDENMESİ DAVASI

İdare, silahların rayiç bedellerinin ödenmesi taleplerini hukuka aykırı gerekçelerle reddetmektedir. Nitekim silahlara elkoyan idare, bunların satışını gerçekleştirerek belirli bir tutar elde etmekte ancak silahın satışı neticesinde elde edilen tutarları hak sahiplerine ödememektedir. Rayiç bedellerin ödenmesi talepleri ise hukuka aykırı gerekçelerle reddedilmektedir. Hak sahiplerinin Anayasa ile korunan mülkiyet hakkı ağır şekilde ihlal edildiği için el konulan silahların satışı davası açılmalıdır.

EL KONULAN SİLAHLARIN SATIŞI DAVASI SÜRECİ

Mülkiyet hakkını ihlal eden karara karşı hak sahipleri tarafından el konulan silahların satışı davası açılmalıdır. El konulan silahların satışı davası açılmadan önce silah sahibi tarafından tabanca, şarjör ve fişeklere ilişkin güncel bedellerin ödenmesi için ilgili birime başvuru yapılmalıdır. İdare ise çeşitli gerekçelerle söz konusu talepleri reddetmektedir. Bu gerekçelerden biri, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen Ek-4’üncü madde doğrultusunda mülkiyeti kamuya geçirilen silahların, 6136 sayılı Kanunun Ek-8’inci maddesi gereğince standart dışı tabanca olarak satışının yapıldığıdır. Diğeri ise Anayasanın 153’üncü maddesine göre Anayasa Mahkemesi iptal kararları geriye yürümediği ve 31.07.2018 tarihli ve 30495 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7145 sayılı Kanunun 12’nci maddesi ile 12.04.1991 tarihli 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen Ek Madde 4’ün ikinci fıkrasındaki; “Birinci fıkrada belirtilen sebeplerin ortadan kalkması halinde, mülkiyeti kamuya geçirilen silahlar sahibine iade edilir. İadesinin mümkün olmaması halinde rayiç değeri tespit edilerek sahibine ödenir.” hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmediğidir.

EMNİYET SİLAH BEDELLERİNİ NEDEN ÖDEMİYOR?

Emniyet, silah bedellerinin ödenmemesi kararlarını iki hususa dayandırmaktadır. Bunlar, Anayasanın 153’üncü maddesine göre Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümeyeceği ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu Ek Madde 4’ün 2. Fıkrası’nın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmediğidir. Söz konusu iki gerekçe aşağıda ayrı ayrı incelenecektir.

SİLAH DAVASI ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI GERİYE YÜRÜR MÜ?

Anayasa Mahkemesi 30/06/2022 tarihli ve E:2018/137, K:2022/86 sayılı kararıyla, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu Ek Madde 4’ün “…Bu silahların mülkiyetinin kamuya geçirmesine karar verilir ve 10.07.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanununun ek 8. Maddesine göre ilgili idarelerce işlem tesis edilir.” kısmını aşağıdaki gerekçeyle Anayasa md. 13 ve 35’e aykırı bulunarak iptal etmiştir.

“… Herhangi bir suçta (yada kabahatte) kullanıldığı yada suça (kabahate) ilişkin faaliyetten elde edildiği veya bizatihi suç konusu oluşturduğu tespit edilmediği halde kişilerin mülkiyetinde bulunan silahların kamu görevinden çıkarılmalarına bağlı olarak üçüncü kişilere devir imkanı tanınmaksızın ya da herhangi bir tazminat yolu öngörülmeksizin doğrudan devlete devredilmesini öngören kuralın milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması amaçlarına ulaşma bakımından gerekli olduğu söylenemez. Dolayısıyla kural kişilere aşırı bir külfet yükleyerek mülkiyet hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirmektedir.”

Anayasa md. 153’te iptal kararlarının geriye yürümeyeceği düzenlense de Anayasa Mahkemesi tarafından bir kanunun belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmesi durumunda eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşecektir. Aksine durum ise Anayasa’nın 153. maddesinde yer alan Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu yönündeki hükme aykırılık oluşturacaktır.

Anayasa Mahkemesinin, 12/12/1989 tarihli, E:1989/11 ve K:1989/48 sayılı kararında: “Türk Anayasal sisteminde. “Devlete güven” ilkesini sarsmamak ve ayrıca Devlet yaşamında bir karmaşayı neden olmamak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece, hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumlarım iptal kararlarınım yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır.” gerekçesine yer verilmiş; 19/12/1989 tarihli, E:1989/14, K: 1989/49 sayılı kararında ise bir hukuk kuralının yürürlüğü sırasında, bu kurala uygun bir biçimde tüm sonuçlarıyla kesin olarak edinilmiş hakların korunmasının Hukuk Devleti’nin gereği olduğu vurgulanmıştır.

Danıştay 11. Dairesi’nin 17.02.2016 tarih ve 2016/223 E., 2016/583 K. sayılı kararında ise “Anayasa’nın 153. maddesinde yer alan, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının geriye yürümeyeceği kuralı, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan, doğumu anında hukuka uygun olarak tamamlanmış ve böylece kişiye özgü, lehe sonuçlar doğurmuş, daha sonra mevzuat değişikliği veya işlemin geri alınması gibi nedenlere rağmen, hukuk düzenince korunması gereken haklara yönelik olup, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş bir düzenlemeyle ilgili uyuşmazlıkların, Anayasaya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmeleri Anayasa’nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil edecektir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 30.10.2013 tarihli ve 2010/2292 E., 2013/366 K. sayılı kararında ise “(…) Anayasa’nın 153. Maddesinde yer alan ve iptal karalarının geriye yürümezliğine ilişkin bulunan kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek amacıyla kabul edilmiş olup bu kuralın mutlak anlamda anlaşılıp uygulanmayacağı; özellikle bir davaya bakmakta mahkeme tarafından itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürülen konularda uygulanmasının mümkün olmadığını, aksi halde Anayasa’nın 152 maddesinde düzenlenmiş olan “Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi (itiraz) yolunun hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı…” belirtilmiştir.

Yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliği kuralının el konulan silahların satışı davası açısından uygulanmayacağını göstermektedir. Bu sebeple, iptal edilen Anayasaya aykırı düzenlemenin, silah, şarjör ve fişeklere ilişkin güncel bedellerin ödenmemesine gerekçe olarak gösterilmesi hatalıdır. Dolayısıyla, davalı idarenin Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliği iddiası hukuka aykırıdır.

SİLAH DAVASI TMK EK MADDE 4’ÜN 2. FIKRASININ İPTAL EDİLMEDİĞİ İDDİASI

Anayasa Mahkemesi’nin 30/06/2022 tarihli ve E:2018/137, K:2022/86 sayılı kararında, 3173 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen Ek Madde 4 kapsamında kamu görevinden çıkartılması nedeniyle silahına el konulan kişilere silah bedellerinin ödenmemesi mülkiyet hakkına ölçüsüz bir sınırlama olarak değerlendirilmiştir. Bu sebeple Terörle Mücadele Kanunu Ek Madde 4’ün 2. Fıkrası’nın Anayasa Mahkemesince iptal edilmediği iddiasıyla taleplerin reddi hukuka aykırıdır.

Anayasa’nın 13. Maddesinde, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmüne, Anayasa’nın 35. Maddesinde ise “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Mülkiyet hakkına getirilen sınırlamanın Anayasa md. 13 ve 35’e göre ölçülü olabilmesi için öncelikle kamu yararı amacını gerçekleştirmeye elverişli olması ve buna en uygun aracın seçilmesi gerekir. İdarenin güncel bedellerin ödenmesi taleplerini reddetmesi ise kamu yararı amacını gerçekleştirmeye elverişli değildir. Zira mülkiyeti hak sahiplerine ait olan silah, şarjör ve fişeklerin idare tarafından satılmasına rağmen güncel bedellerinin ödenmemesi kamu yararı ile hiçbir şekilde bağdaşmaz. Bu durum, mağduriyetlere ve Anayasa ile korunan mülkiyet hakkının ihlaline sebep olmaktadır.

Orantılılık ilkesi gereği kişilerin mülkiyet hakkının sınırlandırılması hâlinde elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir. Kişilerin aşırı bir yüke katlandığının tespit edilmesi durumunda bu adil denge bozulmuş olacaktır. Sınırlamanın orantılılığını değerlendirirken bir taraftan ulaşılmak istenen meşru amacın önemi, diğer taraftan da sınırlamanın niteliği ve kişilere yüklenen külfetin dikkate alınması gerekir. Dolayısıyla el konulan silahların satışı davası bakımından hakkın sınırlandırılması açısından adil bir denge kurulmadığı ve el konulan silah, şarjör ve fişeklerine ilişkin güncel bedellerin alınması engellenerek aşırı bir yüke katlanılması istendiği için silah, şarjör ve fişeklerinin satışı yapılmasına rağmen bedellerinin ödenmemesi mülkiyet hakkına orantısız bir ihlal olarak görülmeli ve dava kabul edilmelidir.

STANDART DIŞI SİLAH BEDELİ DAVASI

Standart dışı silah bedeli davası hususunda yukarıda ayrıntılı bilgi verilmiştir.

POLİSLERİN EL KONULAN SİLAHLARI DAVASI

Polislerin el konulan silahları davası hususunda yukarıda ayrıntılı bilgi verilmiştir.

ZATİ DEMİRBAŞ SİLAH PARASI DAVASI

Zati demirbaş silah parası davası hususunda yukarıda ayrıntılı bilgi verilmiştir.

SİLAHIN DEVRİNİN REDDİ KARARINA KARŞI DAVA

Silahın devrinin reddi kararına karşı dava hususunda yukarıda ayrıntılı bilgi verilmiştir.

El KONULAN SİLAHLARIN İADESİ DAVASI

El konulan silahların iadesi davası hususunda yukarıda ayrıntılı bilgi verilmiştir.

SİHAH PARASINI ALMAK İSTEYENLER NE YAPMALI

Silah parasını almak isteyenler ne yapmalı hususunda yukarıda ayrıntılı bilgi verilmiştir.

KAMU GÖREVİNDEN ÇIKARILANLARA AİT SİLAHLARIN MÜLKİYETİ

Kamu görevinden çıkarılanlara ait silahların mülkiyeti hususunda yukarıda ayrıntılı bilgi verilmiştir.

SİLAH RUHSAT İŞLEMLERİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Silah ruhsat işlemlerinde dikkat edilmesi gerekenler hususunda yukarıda ayrıntılı bilgi verilmiştir.

EL KONULAN SİLAHLARIN SATIŞI DAVASI AVUKATI

El konulan silahların satışı davası avukatı hususunda yukarıda ayrıntılı bilgi verilmiştir.

 

Benzer yazılar için bakınız.

https://hkavukatlik.com/sgk-kanser-ilaci-davasi/

https://hkavukatlik.com/askerlerin-sorusturma-iznine-itiraz/

ENDİKASYON DIŞI İLAÇ KULLANIMIN REDDİ DAVASI

https://hkavukatlik.com/askerde-telefon-kullanma-sucu/

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir